14. Hukuk Dairesi 2016/16414 E. , 2018/271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 07.02.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının 04.11.2011 tarihinde 5 parselin 231/596 payını 225.000,00 TL"ye satın aldığını; ancak, tapuda bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek davalıya ait payın gerçek satış bedeli üzerinden önalım hakkı nedeniyle iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek olduğunu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 19.02.2015 tarih, 2014/13923 E. - 2015/ 1705 K. sayılı ilamıyla "" somut olayda davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece fiili taksim konusunda yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece taşınmaz üzerinde bulunan binalar ve bağımsız bölümleri kimlerin kullandığının özellikle davacıların ve davalıya pay satışında bulunan kişinin veya davalının belirli bir yeri kullanıp kullanmadığının belirlenmesi, taksim savunması açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olup davacılar muvazaa iddialarını ispatlayamadıkları halde önalım bedelinin hesaplanmasında belirtilen hususun gözardı edilmesi de yerinde değildir..."" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
Somut olayda; davacılar önalım bedeli satış akdinde 600.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de gerçekte 225.000,00 TL olduğunu, muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürmüşler, mahkemece 10.11.2012 tarihli inşaat bilirkişi raporuna dayanılarak satış bedeli 235.785,00 TL olarak kabul edilmiş ve bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davacılar bedelde muvazaa iddiasında bulunmuş olsalar da satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha düşük olduğunu kanıtlayamamışlardır. Ancak, delil listesinde yemin deliline dayanmış olduklarından davacılara yemin teklif etme hakları olduğu hatırlatılarak yemin teklif edilmesi halinde sonucuna göre, aksi halde resmi satış sözleşmesindeki bedel ve masraflar üzerinden önalım bedeli belirlenerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.01.2018 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (Muhalif)
KARŞI OY
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, 5 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının 04.11.2011 tarihinde 5 parselin 231/596 payını 225.000,00 TL"ye satın aldığını; ancak, tapuda bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek davalıya ait payın gerçek satış bedeli üzerinden önalım hakkı nedeniyle iptali ile adına tescili isteminde bulunmuştur.
Davalı, taşınmazın fiilen taksim edildiğini, tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek olduğunu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda; davacılar önalım bedeli satış akdinde 600.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de gerçekte 225.000,00 TL olduğunu, muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürmüşler, mahkemece 10.11.2012 tarihli inşaat bilirkişi raporuna dayanılarak satış bedeli 235.785,00 TL olarak kabul edilmiş ve bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece davacıların bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadıkları göz önüne alınarak resmi satış bedelinin depo ettirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Tapu sicil müdürlüğü kurumunda yapılan resmi sözleşme kesin deildir. Aksinin yeminle isbatı mümkün değildir.
Kabule göre de; davacılardan ..."nün payının elbirliği mülkiyetine tabi olması nedeniyle elbirliği malik olan diğer paydaşlar..., ..."in davaya muvafakatlerinin alınması karşısında iptal edilen payın tüm paydaşlar adına eşit hisselerle tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.
Açıkladığım nedenlerle yerel mahkeme kararının değişik gerekçelerle bozulması düşüncesi ile sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.