Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4323
Karar No: 2018/959
Karar Tarihi: 15.02.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/4323 Esas 2018/959 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/4323 E.  ,  2018/959 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.02.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, davalı ile ortak mirasbırakan babaları ...’nun kayden maliki olduğu 1956, 1958, 1966, 1973 ve 1976 parsel sayılı taşınmazları davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazların mirasbırakan ... ile ilgisi olmayıp, babaannesi ... vasiyetinin infazı neticesinde adına tescil edildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1878 parsel sayılı taşınmaz kök mirasbırakan ...’na aitken, onun ölümü ile mirasçıları ..., ..., ..., ... ve ...’a intikal ettiği, mirasbırakan ...’ın taşınmazdaki 40/160 payından 2/160’ını 27.09.1990 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitle kök mirasbırakan ... diğer mirasçılarının da taşınmazdaki paylarının bir kısmını davalıya devrettikleri, davalının neticede taşınmazda 8/160 pay sahibi olduğu, 1878 parsel sayılı taşınmazın 04.10.1990 tarihinde ifrazı neticesinde çekişme konusu 1956, 1958, 1966, 1973 ve 1976 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, bunlardan 1956 parsel sayılı taşınmazın 8/160 payının, diğerlerinin ise tamamının davalı adına tescil edildiği kayden sabittir.
    ... . Noterliğinin 03.09.1981 tarihli, ... yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile, kök mirasbırakan ... kayden maliki olduğu 1878 parsel sayılı taşınmazın 1/5"ini davalı torununa vasiyet ettiği, ... . Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.07.1990 tarihli, 1989/596 Esas, 1990/539 Karar sayılı kararı ile söz edilen vasiyetnamenin aynen infazına karar verildiği görülmektedir.
    1920 doğumlu Mirasbırakan ..."nun 31.10.2000 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak ilk eşinden olma çocukları davacılar ile dava dışı ..., ikinci eşi ile bundan olma çocukları davalı ile dava dışı ..."in kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun(TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun(TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun 213.) ve Tapu Kanunu"nun(TK) 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olay, yukarıda değinilen olgular ve açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, davacıların iddialarını ispat edecek deliller ortaya koymadıkları, dinlenen davacı tanıklarının da muvazaanın varlığı konusunda kesin beyanda bulunmadıkları, temlikin mal kaçırma amaçlı yapılmadığı, vasiyetin tenfizinin amaçlandığı kanaatine varılmaktadır.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Kabule göre de, mahkemece, mirasbırakan tarafından davalıya temlik edilen paydan, davacıların yasal miras paylarına isabet eden değer üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken, temlik edilen pay gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
    Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi