16. Ceza Dairesi 2020/3456 E. , 2020/4929 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 16.12.2019 tarih ve 2019/276 - 2019/471 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2,3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62, 53, 58/9, 58/6, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairemizin 06.11.2019 tarih ve 2019/1582 Esas, 2019/6838 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; bir asker şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olduğunun kabulü gerektiğinden;
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ..."in Ankara Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığında Üsteğmen olarak görev yaptığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
ankesörlü kontörlü telefonlar aracılığı ile aranan askeri personele yönelik başlatılan soruşturma neticesi sanık hakkında iddianame tanzim edildiği, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından celp edilen HTS kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi (üçüncü kişilere ait veriler ayıklanarak) neticesi alınan 22.09.2019 ve 21.10.2019 tarihli bilirkişi raporlarına göre; sanığın Ankara Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığında görev yaptığı 2012-2019 yıllarında kendi adına kayıtlı olup aşamalarda kendisinin kullanımında olduğunu ikrar ettiği 538....ve 546.... numaralı telefon hatlarının, 12.10.2012–09.08.2015 tarihleri arasında sabit hat/ankesörlü telefonlardan arandığının tespit edildiği, bu aramalardan bir kısmının yine kendisi gibi askeri personel olan kişiler ile ardışık arama olduğunun saptandığı, kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla beyanı alınan ..."in soruşturma aşamasındaki benzer beyanlarında "2005 yılında sanığın kendisini askeri lise sınavına hazırladığı, sınavı kazandıktan sonra kendisiyle ilgilenen Ümit isimli şahıs ile görüşmeleri aksatması üzerine Ümit isimli şahsın kendisini önceden tanıdığı sanığa yönlendirdiği ve kendisinin abilik görevini tekrar sanığın üstlendiği, sanıkla görüşmelerini ankesörlü telefon üzerinden gerçekleştirdiği ve sanığın 2010 yılında iş bulduğunu söyleyerek kendisini Çetin isimli şahsa devrettiği" yönündeki beyanı da nazara alındığında; " ...örgüt ile organik bağ kuran ve talimatları yerine getiren sanığın o dönemde tanığı ankesörlü telefonlarla aradığı bunu bizzat tanığın beyanlarında dile getirdiği, dolayısıyla zaten ankesörlü telefonlara aşina olan sanığın bu kez kendisinin aranmaya başlandığı, sanığın söz konusu aramalarının ardışık ve periyodik olarak devam ettiği, 09.08.2015 tarihine kadar ankesörlü telefonlardan aramalarının devam ettiği tespit edildiğinden eylemlerinde çeşitlilik ve yoğunluk bulunan sanığın, amacı, stratejisi yapılanması ve faaliyetleri itibariyle Ülke genelinde devletin güvenliğine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik cebir, şiddet ve ağır suç teşkil edecek şekilde vahamet arz eden olayları gerçekleştiren FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün hiyararşik yapı ve organik bütünlüğüne dahil olduğu ve üzerine atılı silahlı terör örgütü üyeliği suçunun bu haliyle sübut bulduğu" şeklindeki yerel mahkemenin kabulünde isabetsizlik bulunmadığından,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
1-Örgüt mensubu olduğuna karar verilen sanık hakkında sadece TCK"nın 58/9 maddesi gereğince tekerrür hükümleri uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın sebebiyet vermediği SEGBİS çözüm gideri ücretinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA,ancak bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK"nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün ilgili fıkrasındaki “Mükerrir sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 58/6. maddesi gereğince cezanın infazından sonra DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNİN UYGULANMASINA” ibarelerinin çıkartılması suretiyle ve hüküm fıkrasından yargılama giderlerine ilişkin kısım bütünüyle çıkartılarak yerine “Sebebiyet verdiği 879,00 TL yargılama giderinin sanıktan tahsili ile Hazineye gelir kaydına” cümlesinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.