14. Ceza Dairesi 2018/4543 E. , 2018/5918 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veypa ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı
HÜKÜM : Mahkumiyet
İlk derece, mahkemesince bozma üzerine verilen hükmün sanık müdafii, mağdure vekili ile katılan Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmesi ve sanık müdafiince incelemenin duruşmalı yapılmasının talep edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle, belirlenen tarihte sanık müdafiin yerinde görülen talebine istinaden duruşmalı yapılan incelemede gereği düşünüldü:
Mağdure vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Kovuşturma evresinde ifadesinin alındığı 18.06.2010 tarihinde on beş yaşını tamamlamayan mağdurenin kanuni temsilcisi olan annesi ... "ın 30.11.2010 günlü celsede sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmesi karşısında, yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanık müdafii ile katılan Bakanlık vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
02.01.2017 günlü Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2. Kısım 2. Bölümüne göre ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için, karar tarihi itibariyle, belirlenmiş olan miktar gözetilerek katılan Bakanlık yararına 3.960,00.TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde 3.600,00 TL belirlenmesi suretiyle vekalet ücretinin eksik tayini,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları ile sanık müdafiin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunması bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nm 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasında vekalet ücretine ilişkin paragrafta yer alan "...3.600,00 TL..." ibaresinin çıkartılarak yerine "...3.960,00 TL..." ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.10.2018 tarihinde üyeler ... ile ..."nun, sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK"nın 103/6. maddesinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Tüm dosya kapsamından olumsuz bir çevre ve aile hayatı olan mağdurejp ilk olarak henüz on yaşındayken annesinin erkek arkadaşı olan ... ismindeki bir erkeğin cinsel istismarda bulunduğu daha sonra on iki yaşındayken erkek arkadaşı ... tarafından nitelikli cinsel istismara uğradığı, bu eylemden sonra arkadaşı ...’in kendisini aldattığı düşüncesiyle bunalıma girdiği, ardından hayat kadını olan ... (...) ile tanıştığı bu kişinin mağdureyi farklı kişilere pazarladığı ve mağdurenin ...’m istismarı olayından sonraki iki buçuk yıllık süreçte en az yirmi yedi kişinin cinsel istismarına maruz kaldığı anlaşılan olayda sayın çoğunlukla görüş ayrılığımız sanık hakkında TCK.’nm 103/6 madde ve fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağına yönelik olarak çıkmıştır.
Her ne kadar Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarında ... ve ...’ın eylemleri nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulmadığı belirtilmiş ise de mağdurenin suç tarihlerinde on ve on iki yaşında olması ve ...’in eyleminin nitelikli olması dikkate alındığında bu eylemlerle birlikte tüm eylemlerin mağdurenin ruh sağlığını bozacak nitelikte olduğuna kuşku bulunmamaktadır.
ATK 6. İhtisas Dairesi 20 Mayıs 2012 günlü raporunda mağdurenin ruh sağlığındaki bozulmanın ... dışındaki tüm sanıkların eylemlerinin birlikte etkisiyle oluştuğunu tespit etmiştir. Bunun üzerine mahkeme ilk kararında sanık hakkında TCK.nın 103/6 madde ve fıkrasını uygulamış ancak bu karar Dairemizin 02 Kasım 2015 günlü kararında "Her bir sanığın işlediği suç yönünden mağdurenin ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti gerekir" gerekçesiyle bozulmuştur. Bunun üzerine tekrar ATK dan rapor aldırılmış. ATK Genel Kurulu 01 Eylül 2016 günlü raporunda "Ruh sağlığını cinsel istismarda bulunan tüm sanıkların birlikte bozduğu sanık ayrımının yapılamadığını" tespit etmiştir.
Görüleceği gibi ATK 6. İhtisas kurulu raporu ile ATK Genel Kurulu raporu arasında esasen bir fark bulunmamaktadır. Her ikisi de sanıkların eylemlerinin birlikte ruh sağlığını bozduğunu kabul etmektedir. Oysa TCK 103/6 madde ve fıkrasının uygulanabilmesi için bozma kararında da belirtildiği gibi sanığın eylemi (Her bir sanığın eyleminin ayrı ayrı) sonucunda mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun açık ve net olarak, şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespitinde zorunluluk vardır. Ruh sağlığının tüm eylemlerin etkisiyle bozulması ya da eylemlerin birlikte ruh sağlığını bozmuş olması TCK 103/6. madde ve fıkrasının uygulanması için yeterli değildir. Her eylemin ruh sağlığını bozma potansiyeli var bu nedenle her eylem ruh sağlığını bozmuştur denemez. Hangi eylemin ya da eylemlerin ruh sağlığını bozduğu tespit edilememiştir. Bu nedenlerle sanığın eylemi sonucu mağdurenin ruh sağlığının bozulduğunun şüphede kaldığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanık hakkında TCK.nın 103/6 madde ve fıkrasının uygulanamayacağı düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.