19. Hukuk Dairesi 2015/15710 E. , 2016/5126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin 1999 yılında kimliğinin çalındığını, durumun adli mercilere bildirildiğini, müvekkilinin kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle davalı ..." ye devredilen ..." la kredi kartı sözleşmeleri imzalanmış olduğunu, müvekkilinin durumdan haberi olmaksızın...14. İcra Müdürlüğü" nün 2011/21051 sayılı dosyasından takip yapılıp kesinleştirildiğini ve borç ödemeden aciz vesikası alınmış olduğunu, davalı ..." nin de bu belgeye dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, ancak sözleşmelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek, müvekkilinin icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borcun kredi kartı kullanımından kaynaklandığını, davacının iddialarının yersiz olduğunu, davacının 1999 yılında kimliğini kaybettiğini beyan ettiğini, ancak sözleşmelerin 15.05.1998 tarihli olduğunu, ayrıca sözleşme ekinde davacının ikametgah senedinin de bulunduğunu, dava konusu borca dayanak aciz belgesinin geçerli olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, alınan grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda dava konusu sözleşmelerdeki imzaların mevcut mukayese imzalarına atfen davacının eli mahsulü olmadıklarının tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının...14. İcra Müdürlüğü" nün 2011/21051 sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, 1999 yılında ilk icra takibi başlatan bankanın ..."ye devredilmesinin ardından ..."nin aciz vesikasına dayalı olarak icra takibine geçtiği ve davacının takibe itirazın kaldırılması için...4.İcra Hukuk Mahkemesi" nin 2013/703 sayılı dosyasından dava açarak davacının itirazının kaldırılmasını sağladığı anlaşıldığından davacının kötüniyet tazminat talebinin de kabulü ile, icra dosyasındaki asıl alacak miktarı olan 10.126,71 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu kredi kartı sözleşmesinin tanzim tarihi 1998 yılı olmasına rağmen mahkemece hükme esas alınan grafoloji uzmanı raporunda incelemeye esas alınan mukayese belgelerin bir kısmının tarihsiz ve bir kısmının ise dava konusu sözleşmenin tanzim tarihinden sonraki tarihli belgeler olduğu anlaşılmakla, anılan rapor bu haliyle yeterli incelemeyi içermemektedir. Mahkemece, davacının dava konusu sözleşmenin tanzim tarihinden önceki dönemlere ait resmi kurumlar önünde atılmış, samimi imza örnekleri getirtilerek yapılacak imza incelemesine göre uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Kabule göre de, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 13.maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 138.maddesi uyarınca davalı ..." nin kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulamayacağı hususunun gözden kaçırılarak yanılgılı gerekçelerle davacı lehine tazminata hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, ayrıca; HMK 184. madde uyarınca, tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığı durumlarda, tahkikatın bittiği taraflara tefhim edilip, mahkemece, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki yanın davet edilmesi ve davetiyeyle belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilerek, sözlü yargılamada ise taraflara son sözleri sorulup, hüküm verilmesi (HMK.md.186) gerektiği ve 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama kesitlerine kanunda belirtilen sebepler dışında uyulmadan karar verilemeyeceği gözetilmeden, 05.12.2014 günlü duruşma oturumunda tahkikatın bittiği tefhim edilmeden ve sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunulması amacı ile davet hususu yerine getirilmeden karar verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.