11. Hukuk Dairesi 2019/277 E. , 2019/7374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/10/2017 tarih ve 2016/165 E- 2017/431 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 08/11/2018 tarih ve 2018/469 E- 2018/1163 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2008 72262, 129678, 2001 24214, 153099, 2008 46582, 152850, 2003 35604 sayılı “diesel”, “diesel”, “diesel”, “diesel”, “diesel black gold”, “diesel only the brave”, “diesel şekil” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “DİZEL” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2014/39584 kod numarasını alan başvuruya müvekkilinin itirazının, davalı TPMK YİDK."nın 2016-M-1867 sayılı kararı ile yerinde görülmeyerek reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1978 yılında İtalya’da kurulmuş dünyaca ünlü ve tanınmış marka olan "DİESEL" markasının sahibi olduğunu, 15. sınıfta tescili talep edilen dava konusu markanın her ne kadar müvekkilinin faaliyet alanı içerisinde olmasa da müvekkilinin tanınmışlığı karşısında, sınıf kodu ya da emtiasının bir öneminin bulunmadığını, davalının marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı TPMK YİDK."nın anılan kararının iptalini, tescil edilmiş olması halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının hem görsel olarak hem de telaffuz açısından birbirinin aynı veya devamı olduğu intibaını uyandırmasına rağmen davalı markası kapsamında kalan sınıflar açısından aynı/benzer mal/hizmetler tespit edilmemesi nedeniyle davalı başvurusu ile davacı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin mevcut olmadığı, davacının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında eskiye dayalı kullanım nedeniyle üstün ve öncelikli hakkının bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı, davalı başvurusunun kötüniyetle yapıldığının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasıyla; davanın kabulü ve davalı TPMK YİDK kararının iptaline, davalının dava konusu marka başvurusunun henüz tescil edilmediği anlaşıldığından, hükümsüzlük istemi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı TPMK vekili temyiz etmiştir.
556 sayılı KHK 8/4 maddesi uyarınca tanınmış marka korumasından bahsedebilmek için; markanın tanınmışlığının herbir somut olayda dosyadaki bilgilerine göre ispatı gerekir. Markanın tanınmışlığı tek başına yeterli olmayıp aynı/benzer markanın farklı mallarda tesciline engel olması için KHK madde 8/4 düzenlemesindeki “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile sonraki markanın tescil başvurusu red edilir” koşullarından en az birinin gerçekleşmesi şarttır. Tanınmış markanın koruma kapsamı belirlenirken; markanın tanınmışlık düzeyi yanında markaya konu işaretin tamamen orijinal olup olmadığı hususunun da değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı tarafın “DİESEL” ibareli markasının “saatler ve giyim eşyaları” bakımından tanınmış olduğu ispat edilmiş olup; bu ibare ile davalının 2014/39584 numaralı “DİZEL” ibareli marka başvurusu arasında nispi benzerlik bulunmakta ise de; davalı başvuru markasının davacı markasıyla birebir aynı olmaması, başvuruya konu “DİZEL” ibaresinin Türkçede “bir yakıt türü” olarak bilinen bir anlamının olması ve davacının tanınmışlık, ayırtedicilik iddiaları dikkate alındığında; başvuru markasının 15. sınıf “müzik aletleri ve kutuları” emtiası için KHK 8/4 maddesindeki riskleri doğurmayacağının kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış temyiz eden TPMK vekili lehine YİDK kararı iptali yönünden hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı TPMK vekilinin bütün temyiz itirazlarının kabulüyle YİDK kararı iptali yönünden hükmün BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı TPMK"ya iadesine, 20/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.