10. Hukuk Dairesi 2020/8783 E. , 2020/7929 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Dava, aksi yöndeki Kurum işleminin iptali ile 01/05/1996 tarihinden itibaren zorunlu 4/a kapsamındaki çalışmaları haricinde dava tarihine kadar sürekli Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ve borçlarının yapılandırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 01/05/1996 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığı kapsamında tarımsal faaliyet sürdürmesine, başkaca bir geliri olmamasına, sürekli Tekkeköy İlçesi Beyoğlu Köyünde oturmasına rağmen zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalılığının bu tarihten itibaren sürekli yapılması yerine Ziraat Odası kaydı hakkında yapılan idari soruşturma gerekçe gösterilerek sigortalılık sürelerinin kısmi yapıldığını, müvekkilinden, 1996 yılında tevkifat kesintileri yapıldığını ve müvekkilinin 10/07/1999 tarihinden itibaren Ziraat Odası kaydının bulunduğunu, bu nedenle kurum işleminin iptali ile 01/05/1996 tarihinden itibaren zorunlu SGK ve Esnaf Bağ-Kur"a tabi çalışmaları haricinde dava tarihine kadar sürekli Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 26/06/2012 tarih 7840553 sayılı denetmen raporunda Tekkeköy Ziraat Odası kaydının geçersiz sayıldığından dolayı 2007/44 sayılı genelgeye istinaden 28/02/2012 tarih 3952477 sayılı talep doğrultusunda tevkifata istinaden hizmetlerinin verildiğini, müvekkil kurumun 2011/3 nolu genelge gereği davacı sigortalının meslek odaları ile kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarında uyumsuzluk tespit edilmesi üzerine inceleme yapmak için dosyanın Sosyal Güvenlik Denetmenliğine havale edildiğini, üyelerin meslek kuruluşlarına kayıtlarının teyit edecek noter tasdikli üye kayıt defteri ve yönetim kurulu karar defterinin olmasının gerektiğini, müvekkil kuruma kayıtlı bulunan davacının Tekkeköy Ziraat Odasındaki üyeliğinin yapıldığı üye kayıt defterinin noter onaylı olmaması ve bahse konu üyeliğe ilişkin olarak üyeliğe giriş yönetim kurulu kararının alınmaması sebebi ile üyeliğinin geçersiz sayılması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 01/05/1996 - 31/12/2004 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili; müvekkilinin sosyal güvenlik hakkının hatalı değerlendirme ile sınırlandırıldığını, müvekkilinin 1996 yılında başlayan tevkifat kesintileri ve 10/07/1999 tarihinden itibaren devam eden Ziraat Odası kaydının da birlikte değerlendirilerek 01/05/1996 tarihinden itibaren zorunlu SGK ve Esnaf Bağ-Kur" a tabi çalışmaları haricinde sürekli olarak Bağ-Kur sigortalı günlerinin halen devam eder şekilde tespitin gerektiğini belirterek; istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı ... vekili; mahkemece davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 5362 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan esnaf ve sanatkarlar odalarında üye kayıt defterleri ve yönetim kurulu defterlerinin tutulduğunu, odaya üyelerin meslek kuruluşlarına kayıtlarını teyit edecek noter tasdikli üye kayıt defteri ve yönetim kurulu karar defterlerinin olması gerektiğini, davacının Tekkeköy Ziraat Odasındaki üyeliğine ilişkin olarak üyeliğe giriş yönetim kurulu kararı alınmaması sebebiyle ilgili üyeliğin geçersiz sayılması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B-BAM KARARI:
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Taraf vekilleri, istinaf mahkemesinin verdiği red kararını temyiz ettiğini beyan etmişlerdir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 3, 6, 9 ve 10. maddeleri ile 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendidir.
2926 sayılı Kanunun 2.maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6.maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10.maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin ... Fabrikaları ... Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6.maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK."nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
Eldeki davaya konu somut olayda; Mahkemenin, 01.05.1996 - 31.12.2004 tarihleri arasındaki kabulü isabetli ise de, davacının bu dönem haricindeki 4/a sigortalılığı dışında kalan tarım Bağ-Kur sigortalılığı dönemine ilişkin talebi yönünden yapılan inceleme, eksik araştırmaya dayalıdır.
Buna göre Mahkemece, davacının, 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, tescili, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususlar ilgili Ofis, Fisko Birlik, Tekel ve Şeker Fabrikaları da dahil ayrıntılı olarak ve ilgili merciiler nezdinde ayrı ayrı araştırılmalı, keza ilgili kuruluş kayıtları tapu kayıtları ile yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen hususlar da araştırılmak suretiyle davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediğinin araştırılmak suretiyle belirlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.