11. Ceza Dairesi 2019/8796 E. , 2019/9873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanık ... hakkında "2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2- Sanık ... ve ... hakkında "2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık ... hakkında “2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açıldığı ve bu suçtan 213 sayılı Yasanın 367. maddesine göre usulüne uygun verilmiş bir mütalaa bulunmadığı anlaşılmış ise de, zamanaşımının olumsuz bir muhakeme şartı olarak kovuşturmaya engel olduğunun anlaşılması karşısında; sanıklara yüklenen "2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek" suçlarının yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibarıyla, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nin 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen zamanaşımının suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanıkların temyiz talepleri bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE,
3- Sanık ... hakkında “2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında “2007 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçuna ilişkin mütalaa alınmadan dava açıldığı dikkate alınarak; CMK"nin 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca kovuşturmanın durmasına karar verilerek, 213 sayılı VUK"nin 367. maddesi gereğince kovuşturma şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorulduktan sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
4- Sanık ... hakkında “2006-2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanık hakkında, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.05.2010 tarih, 2010/4917 Esas sayılı iddianamesi ile vergi incelemesi ve mütalaaya uygun şekilde "2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenlemek" suçlarından dava açıldığı, 5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeksizin dava açılmayan “2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak” suçlarından sanığın mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün, bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.12.2019 tarihinde 2 Nolu bentteki sanık ... için verilen düşme kararı yönünden Başkan vekili ..."in karşı oyu ile oy çokluğuyla; diğer yönlerden oy birliği ile karar verildi.
KARŞI OY
Bilindiği üzere 5271 sayılı CMK’nin 170. maddesine göre kamu davasını açma görevi Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. Ancak kamu hizmetinin işleyişinde aksamalara sebebiyet verilmemesi kamu otoritesinin saygınlığının zedelenmesine yol açmaması bakımından kamu görevlilerini asılsız isnat ve iftiralardan korumak için bunların görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında 4483 sayılı Kanun gereğince idarece bir inceleme yapılarak sonucuna göre olayın adli mercilere intikal ettirilmesi veya bazı özel ceza yasalarında belirtilen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma ilgili kurumun yazılı bildirimine ya da yazılı başvurusuna tabi kılmıştır. Bunun gibi gerekçesi farklı da olsa Vergi Usul Hukukundaki suçlar için dava açılması da vergi idaresinin mütalaasına tabi tutulmuştur.
VUK’na göre yapılan denetimlerde uygulamada birkaç yılı kapsayan vergi incelemeleri yapılmakta ve raporlarda bazı yıllar veya eylemler nedeni ile soruşturma yapılması gereken bir durum bulunmadığı belirtilmekte, mütalaa verilen eylemlerin ise hangi suç ve yıl için verildiği açıklanmaktadır.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi eski kararlarında doğru olarak zamanaşımı dolsa bile mütalaa alınmadan yapılan yargılama ve verilen kararları bozmakta iken bu kararından “dosya yerel mahkemeye gittiğinde, ilgili idarenin, dosya içeriğine göre mütalaa verilecek bir durum olmasa bile yıllarca süren yargılama ve ortada mütalaa istenmesi yönünde bir Yargıtay kararının varlığı nedeni ile mütalaa vermemezlik edemeyeceği, öte yandan mütalaa verilmesede sonucun değişmeyeceği nasılsa düşme kararı verileceği veya verilen mütalaa üzerine mahkeme başkaca hiçbir işlem yapmadan düşme kararı verileceği” gibi gerekçelerle dönmüş ise de kanaatimizce önceki kararları Vergi Hukukundaki düzenlemelerin mantığına ve hukuka daha uygun düşmektedir.
VUK’na göre her bir eylem yönünden vergi idaresinden VUK’nin 367. maddesi gereğince ayrı mütalaa alınması gerekmektedir. Mütalaa alınması gerekliliği VUK 367. maddesinin gerekçesinde “Hileli vergi suçları kamu davasına tahrik salahiyeti vatandaşın mali emniyet mülahazası ile bazı kayıtlara bağlanmıştır. Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve Muavinleri ile Defterdarlar haricinde kalan inceleme yetkisine haiz memurların tetkik neticelerine bağlı bulundukları Defterdarın mütalaası ile birlikte savcılığa bildirmeleri ve savcının muttali olacağı belli hileli vergi suçları için, alakalı Defterdarlıktan inceleme istemesi bu sebep ve mülahaza ile yerinde görülmüştür. Diğer taraftan adalet cihazının tetkikine ve yetkisine tevdi olunan hileli vergi suçları için mali cezaların tatbiki gerekli olduğu da bir fıkra halinde belirtilmiştir." şeklinde açıklanmıştır.
Görüldüğü gibi kanun koyucu bu suçlar yönünden genel usullerden ayrılma nedenini "vatandaşın mali emniyet mülahazası" yani mali güvenlik gerekçesine dayandırmıştır. Dava şartı olan mütalaanın verilmesi için süre öngörülmediğinden, yetkililer örneğin suçun zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile mütalaa vermekten de çekinemezler. Mütalaa alınmadan dava açılıp hüküm kurulması halinde, davanın erken sonuçlanması nedeni ile adil yargılamadan da söz edilemez. Çünkü; kişinin belkide hakkında hiç mütalaa verilmeyip dava açılmayacak böylece hiç ekonomik yönden lekelenmeyecektir. Sanığın böyle bir eylemi yönünden idarenin takdir yetkisini elinden almak, "nasıl olsa mütalaa verilir" varsayımıyla hareket etmek veya açılan davada verilen mütalaanın olaya ilişkin olup olmamasına bakılmaksızın düşme kararı verilmesi VUK"nin 367. maddesinde düzenlenen "mütalaa" kurumunun amacına, aykırılık oluşturacaktır. Ayrıca bu tür suçlarda soruşturma evresinde toplanan delillerle suç vasfı belirlendiği ve dava açıldıktan sonra hemen hemen hiç vasıf değişikliği olmadığı için davanın hatalı açılması halinde haksız yargılamalara sebebiyet verilmesi ve davaların gereksiz yere uzamasına yol açılması nedeniyle adil yargılama ilkesine aykırı durumların ortaya çıkmasınada sebebiyet verilebilecektir. Bu nedenle mükellef lehine konulan hükümler, davanın çabuk bitmesi gerekçesi ile de gözardı edilmemelidir. Aksi takdirde mütalaa alınmadan dosya içeriğini yansıtmayan ve usule aykırı düzenlenmiş iddianamedeki nitelemeye dayanılarak, olumsuz muhakeme şartının gerçekleştiğinden bahisle Yargıtay tarafından davaların düşürülmesi vatandaşın mali güvenliğinin bertaraf edilmesi gibi bir durumun ortaya çıkması tehlikesini doğuracaktır.
Açıklanan nedenlerle zamanaşımı olumsuz bir muhakeme şartı olsa bile usulüne uygun açılmış bir dava olmadığında yani iddianamede belirtilen suçun, vergi suçu raporu ve buna uygun düzenlenmiş mütalayaa uygun olmaması halinde iddianame dosya içeriğini yansıtmadığından sanığın iddianamede belirtilen suçunun zamanaşımına uğradığından bahsedilemez. Yukarıda gerekçesi belirtildiği üzere VUK’na göre iddianameden önce mütalaa alınması dava şartı kabul edilmiştir. Dava şartı gerçekleşmemiş ise CMK 223/8-son cümle gereğince soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının dosyayı vergi dairesine göndererek iddia edilen suçtan mütalaa verilip verilmeyeceğini sorması verilen mütalaya uygun dava açması, mütalaa verilmez ise, kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermesi gerekmektedir. Kovuşturma aşamasında ise mütalaa alınmadığı tespit edildiğinde dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan bu kez mahkemece durma kararı verilerek, iddianamede belirtilen suça uygun mütalaa verilip verilmeyeceğinin vergi idaresinden sorulması ve iddianamedeki suçtan dolayı sanığın yargılanmasına izin verilmesini sağlayan mütalaa alındıktan sonra yargılamaya devam edilmesi, mütalaa verilmez ise yine CMK 223/8. maddesi gereğince davanın düşürülmesi gerekmektedir.İnceleme konusu olayda iddianamede belirtilen olayla ilgili mütalaa verilip verilmeyeceği vergi idaresinden sorularak mütalaa verilmesi halinde suç tarihinin mütalaaya göre belirlenip değerlendirmenin buna göre yapılması gerekmektedir. Düzenleme suçundan verilecek mütalaaya göre belkide suç tarihi tamamen değişecek ve bu sanık yönünden suçun zamanaşımına uğramadığı ya da mütalaa verilmemesi halinde de hiç dava açılmaması gerektiği anlaşılacaktır.
Dolayısı ile öncelikle dava şartı olan mütalaa istenmesi, bilahare zamanaşımının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mütalaa verilmeyipte dava şartının gerçekleşmeyeceği anlaşılırsa öncelikle bundan dolayı CMK 223/8 gereğince davanın düşürülmesi gerektiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun sanık ... yönünden suçun zamanaşımına uğradığı ve kovuşturma engelinin oluştuğu gerekçesi ile davanın düşürülmesi kararına katılmadığımı saygı ile arz ederim.