7. Hukuk Dairesi 2013/27033 E. , 2014/721 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi
Tarihi : 10/10/2013
Numarası : 2012/614-2013/739
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken hatalı üretim yaptığı gibi asılsız ve kötü niyetli bir sebeple iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia ederek kıdem ve kötü niyet tazminatlarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davacının üretim sorumlusu olarak çalıştığını, 08.05.2006 tarihli vardiyada yapması gereken testleri yapmayıp yapmış gibi gösterdiğinden 3.354,00 TL değerinde 2600 adet hatalı üretime neden olduğunu, bunun 30 günlük ücretinden fazla olması nedeni ile iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna itibarla davacının, davalı işyerinde üretim sorumlusu olarak çalıştığı 08.05.2006 tarihinde görevli olduğu gece vardiyasında üretime onay verdikten sonra görevi kapsamında saat başlarında ya da aralarında yapması gereken testleri yapmadığı, bunun işyeri kamera kayıtlarından tespit edildiği, takip eden günlerde üretim ve testler konusunda gerekli hassasiyeti göstermediğinden hatalı üretime sebebiyet verdiği, ancak hatalı ürünün meydana geldiği dönemde üretim alan sorumlusunun bulunmaması, bunun yanında rutin testlerin yapılmadığı 12.05.2006 tarihindeki vardiyada hatalı üretiminin olmaması karşısında iddia konusu 08.05.2006 tarihindeki üretimdeki hatanın makine işleyişinden ve özellikle granüle haldeki kimyasalların işlem sırasında elektrik voltajının ani olarak değişmesiyle profilin normal standartlarında üretilememesi sonucunu ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu, ayrıca oldukça detaylı eğitim alan hat sonu çalışanın özellikle profilde el ile yaptığı yumuşak ve sert bölgelerin üretim sorumlusuna bildirerek üretimin hata payını düşmesini sağlayabileceği, diğer yandan iş talimatlarında geçen hat sonu çalışanının test odasında testleri yaptığına dair bir açıklamanın dosyada olmadığı, bu durumda davacının, hatalı üretimin oluşumunda % 30 kusurlu olduğu, davalı işverenin hatalı üretilen profilin 377 kg. geldiğini, satılması durumunda 9,50 TL tutarında hurda değeri olduğunu bildirdiği, hatalı üretim nedeni ile davalı işverenin zararının 3.354,00 TL olup bundan hatalı üretimini hurda değeri ile ilk 1 saatlik üretimde gerçekleşebilecek 325 adet profilin yaklaşık 420,00 TL değerinin de düşülmesi ile 2.924,50 TL miktarında zararının meydana geldiği, davacının zararın oluşumundaki kusur oranı dikkate alındığında 877,35 TL"lık kısmından sorumlu olup bu miktarın 30 günlük ücretinden az olduğu gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin kabulüne, kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, davacı ve davalı vekilinin temyizi üzerine 9. Hukuk Dairesi"nin 17.09.2012 tarihli kararı ile, davacının temyiz taleplerinin reddi ile, davalı temyizi bakımından ..”Yapılan işin niteliği açıkça belirlenerek bu konuda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden (gerekirse keşif de yapılarak) zararın kapsamı ile davacının kusur oranına ilişkin rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. “ gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyan Mahkeme, üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar vermiş, bilirkişi ücreti ile posta masrafından oluşan toplam 1.000,00 TL"sını yatırması için davacı tarafa 2 hafta kesin süre tanımış, verilen süre içinde masrafın yatırılmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı ve davanın reddolunabileceği ihtaratından sonra belirlenen miktarın süresinde yatırılmaması nedeni ile 6100 sayılı HMK"nun 114/1-g maddesi uyarınca dava şartının yerine getirilmemesinden dolayı davanın reddine karar vermiştir.
İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinin iddia edilmesi halinde, feshin haklı olduğunu ispat yükü işveren üzerindedir. Başka bir anlatımla iş sözleşmesinin feshinin haklı olduğunu işveren ispat edecektir.
Somut olayda, davacı işçi iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından hatalı üretime neden olduğu gerekçesi ile feshedilmesine rağmen, fesih gerekçesinin doğru olmadığını, dolayısıyla feshin haksız olduğunu iddia ettiğine, iş sözleşmesinin işveren tarafından feshi davalının da kabulünde olduğuna göre, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, yani hatalı üretime ve zarara ilişkin fesih gerekçelerinin gerçekleştiğini davalı işveren ispat etmek zorundadır.
Kaldı ki, davacı işçinin iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğine ilişkin mahkemenin daha önce verdiği karar, davalının temyizi açısından davalı yararına araştırmaya yönelik olmak üzere bozulmuştur.
Hal böyle iken, mahkemenin ispat külfetini tersine çevirerek iş sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu ispat etmekle davacıyı yükümlü kılması, bilirkişi incelemesi için gerekli masrafları yatırması için davacıya süre vermesi ve davayı reddetmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK"nun 448. maddesine göre “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” 450. maddesinde, “18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur.
Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girer.Kanun açıkça bir istisna getirmediğine göre dava şartı olarak düzenlenen gider avansının alınması kuralının 1086 sayılı HUMK döneminde açılan derdest davalarda uygulanmaması gerekir.
6100 sayılı HMK.nun 120. maddesinde belirlenen gider avansı ile 324. maddedesinde belirtilen delil ikamesi için avans ayrı maddelerde düzenlenerek farklı sonuçlara bağlanmıştır. Buna göre gider avansı, delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini kapsamaktadır.
Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’un 324. maddesi düzenlemesi karşısında bulunmamaktadır. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir.
Bu itibarla, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli giderleri yatırması bakımından davalı tarafa usulünce süre verilmeli, bu yapılırken delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, delil ikamesi avansının hukuki sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır. Sonuca göre usuli işlemlerin tamamlanması sureti ile iş sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı, davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda sonuca varılmalıdır.
Yukarıda özetlenen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olmuştur.
O halde davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan karanın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.