7. Hukuk Dairesi 2013/26870 E. , 2014/715 K.- USULİ MÜKTESEP HAK
- İHBAR TAZMİNATI YÖNÜNDEN USULİ KAZANILMIŞ HAK
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 429
- İŞ KANUNU (4857) Madde 17
- 1982 ANAYASASI (2709) Madde 2
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2-Davacı vekili davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ederek ihbar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı ve davalı vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 11/03/2013 tarihli ilamı ile, davacının temyiz talebinin reddine, davalı temyizi bakımından “... davacı ile davalı işveren arasındaki 15.12.2009 tarihli son sözleşme ile çalışılan her yıl için bir ay tutarında ihbar tazminatı ekleneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda bilirkişi raporunda hesaplamanın bu sözleşme hükümlerine göre yapılan seçeneğin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş, bu ihbar tazminatının kötü niyet tazminatı ve ihbar tazminatı toplamını (yasal ihbar süresinin dört katı) aşamayacağı ilkesi de göz önünde tutularak yukarda açıklanan ilkeler doğrultusunda her yıla 1 ay ihbar tazminatı eklenmesi yoluyla bulunan miktardan hakkaniyete uygun bir indirim yapılarak davacıya ödenmesi gereken ihbar tazminatı miktarını belirlemek, davalı tarafından yapılan ödeme bu miktardan düşülerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma kararına uyan Mahkeme ek hesap raporu aldıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istİkrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazıanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmakadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, karar kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilirse usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. (HGK"nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü-6.Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda; Mahkemece bozma öncesinde verilen kararda 34.025,39 TL ihbar tazminatı alacağına hükmedilmiştir. Tarafların kararı temyizi üzerine davacının temyiz talepleri tümden reddedilmiş, karar davalı temyizi bakımından davalı yararına bozulmuş olmakla, hükmedilmesi gereken ihbar tazminatının miktarı bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bozma kararı doğrultusunda alınan ek hesap raporuna göre hükmedilmesi gereken ihbar tazminatı miktarı daha fazla ise de, usuli kazanılmış hak ilkesi gereği 34.025,39 TL"dan daha fazla bir miktarın hüküm altına alınması mümkün değildir. Hal böyle iken 35.135.28 TL"nin tahsiline karar verilmesi yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında hatalı olmuştur.
O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan karanın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.