14. Hukuk Dairesi 2016/1367 E. , 2018/168 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.08.2005 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalı ... vekili, Davalı ..., ..., ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, 324 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Davalı ..."ın muhtesat iddiasında bulunduğu ve... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/595 – 2007 /386 E-K sayılı ilamı ile taşınmaz üzerinde yapı ve muhtesatların davalı ...’a aidiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile; ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili, davalı ... vekili, davalı ..., davalı ... ve davalı ... tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olaya gelince;
Dava konusu taşınmaz üzerinde muhdesatlar mevcut olup, muhdesatların aidiyeti konusunda bir ihtilaf bulunmadığına göre, mahkemece hükümde, taşınmazın toplam bedeli üzerinden, bedelin ne kadarının arza ne kadarının muhdesatlara isabet ettiği yüzdelik oran kurulmak suretiyle gösterilip bu oranlar doğrultusunda muhdesatlara isabet eden kısım ayrı ayrı muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken, bu usule uyulmadan arz payından düşen bedel ve muhtesattan düşen bedel toplanıp toplamı üzerinden paydaşların alacağı bedelin belirlendiği, her bir muhtesat sahibine muhtesattan düşen oran ayrıca gösterilmediği ve dağıtımın bu tabloya göre yapıldığı; muhdesatlara ilişkin oranlamanın yukarıdaki açıklanan yönteme uygun şekilde yapılmadığı ve bu oranlamanın hükümde açıkça gösterilmediği anlaştır.
Mahkemece, mahallinde yeniden keşif icra edilip, uzman bilirkişilerden yukarıda açıklanan yönteme uygun şekilde her bir muhtesatın farklı davalılara ait olduğu gözetilerek her bir muhdesatın toplam bedele oranlamasının yapılması istenerek bilirkişilerden açık, denetime uygun rapor alınması, satıştan elde edilecek gelirin bu oranlara göre paylaştırılması ve bu hususun açıkça hükümde gösterilmesi gerekir; belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi