18. Hukuk Dairesi 2014/15463 E. , 2015/2241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ... İli, ... İlçesi, ... Köyü, 101 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar ... vd. vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden bir kısım davalılar vekili Av.... ve davacı vekili Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Kamulaştırma Yasası"nın 4650 sayılı Yasa"yla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Taşınmaz üzerinde taşınmaza kapama bahçe niteliği verebilecek yaşta ve sayıda ağaç mevcut olması halinde bunların kaplayacağı alana göre kapama bahçe olarak değerlendirilmesi gerekir. Kamulaştırma evrak ekleri ile keşif sonucu alınan bilirkişi kurulu raporunun incelenmesinden dava konusu taşınmaz üzerinde verim çağına gelmiş 2-3 yaşında 1 adet trabzon hurması, 5-8 yaşında 6 adet limon, 25-30 yaşında 2 adet badem ve 10-15 yaşında 2 adet badem ağacı olmak üzere toplam 11 adet meyve ağacının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarında, kapama meyve bahçesi değerlendirmelerinde, gelir getiren bu ağaçlardan cinslerine göre kalite ve verimlilik açısından teknik olarak en uygun sıklıkta dikildiğinde dekar başına elde edilebilecek verim esas alınmak suretiyle taşınmazın üzerindeki ağaçların bu ölçülere göre kaplayacağı alandan elde edilebilecek net gelire göre bilimsel yöntemle zemin değeri saptanması aranmaktadır. Bu nedenle mahkemece, taşınmaz üzerinde
bulunan verim çağındaki ağaçların cins ve yaşına göre teknik olarak normal sıklıkta kaplayacakları alan gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğünden sorularak belirlenip bu bölümün karışık kapama meyve bahçesi kabul edilip, yine değerlendirme yılı (2010) itibariyle bu ağaçların cinsine göre dekar başına ortalama verimi ve üretim giderleri ile kg başına ortalama satış fiyatını gösteren resmi veriler gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğünden getirtilerek bu verilerin esas alınması suretiyle verim çağına gelmiş ağaçların kaplayacağı alanın karışık kapama meyve bahçesi olarak değerlendirilerek kamulaştırma bedelinin saptanması gerekir. Bu şekilde yapılacak değerlendirme ile (taşınmazın tamamının karışık meyve bahçesi olması durumunda) kamulaştırılan yerin tamamından uygun teknikle normal olarak sağlanabilecek gelir dikkate alınacağına göre taşınmazın üzerinde bulunan başka unsurların gelirinin de artık zemin değerine bir katkısı söz konusu edilemez. Başka bir deyişle taşınmaz üzerindeki diğer ağaçların değeri de kapama meyve bahçesi olarak bulunacak bedelin kapsamında kalacaktır.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmak suretiyle gelir hesabı yapılması, kapama bahçe dışında artan kesim kalırsa bu kısmın da tarla ziraatine göre değerlendirilmesi ile münferit ağaçların ancak açık tarla yapılan bölümde yer aldığının saptanması durumunda rayiç değerlerine göre hesaplama yapılarak kamulaştırma bedelinin belirlenmesi gerekirken bilirkişi kurulunca düzenlenen raporda yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmeyerek, taşınmazın açık tarım arazisi olarak değerlendirilip buna göre bedel belirlenmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
2-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılar yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı taraflara verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalılara iadesine, 17.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.