20. Hukuk Dairesi 2017/8984 E. , 2018/8297 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
.... mevkii 96 parsel sayılı 37660 m² yüzölçümündeki taşınmazın çalılık niteliğiyle ... adına tesbitine, Hazine ile ... itiraz etmişler, gezici arazi kadastro mahkemesinin 26.04.1960 gün ve 1959/21 E. - 105 K. sayılı, çekişmeli 96 sayılı parselin çalılık niteliğinde ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki diğer yerlerden olmayıp, kadim tarla olduğu, tesbit maliki olan davalı ... yararına zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle Hazine ve gerçek kişilerin itirazlarının reddiyle, çekişmeli 96 ve 100 sayılı parselin tesbit gibi tesciline ilişkin kararının kesinleşmesiyle ... adına tapuya tescil edilmiştir. 10.12.1990 tarihinde yapılan taksimle çekişmeli 101 ada 1 ve 2, 102 ada 1 ve 2, 103 ada 1, 2, 3 ve 8, 104 ada 1, 9 ve 10 sayılı parseller davacı ... adına tescil edilmiş, tapu kaydının beyanlar hanesine 11.06.2009 gün ve 11414 yevmiye ile “bu taşınmazın tamamı orman sınırları içinde kalmaktadır” şeklinde şerh yazılmıştır.
... tarafından davalı sıfatıyla Orman Yönetimi aleyhine, 09.04.1996 tarihinde .... köyü 101 ada 1 ve 2, 102 ada 1 ve 2, 103 ada 1, 2, 3 ve 8, 104 ada 1, 9 ve 10 sayılı parsellerin orman sayılmayan yerlerden olduğu halde, orman olarak sınırlandırıldığı iddiasıyla bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, yapılan araştırma, inceleme ve keşif sonunda parsellerin eski tarihli harita ve fotoğraflarda 8-10 yaşların meşe ağaçları ile kaplı, öncesinin orman sayılan yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle reddine ilişkin ... Kadastro Mahkemesinin 22.12.2004 gün ve 1996/58 E. - 3 K. sayılı kararı, davacı gerçek kişinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.07.2005 gün ve 2005/4769 E. - 9664 K. sayılı kararı ile onanıp, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 14.04.2006 gün ve 2006/2651 E. - 5016 K. sayılı kararı ile reddedildikten sonra kesinleşmiştir.
Davacı ... 11.11.2009 ve 23.06.2011 tarihli dilekçeleriyle, ... ilçesi, .... beldesi 101 ada 1, 2, 102 ada 1 ve 2, 103 ada 1, 2, 3 ve 8, 104 ada 1, 9 ve 10 sayılı parsellerin tapuda kendi adına kayıtlı olduğu, bu parsellerin aynı köy 96 ve 100 sayılı parsellerin ifrazıyla oluştuğu, bu parsellerin 1956 yılında yapılan genel kadastroda babası ... adına tesbit edildiği, Hazine ve bir kısım gerçek kişilerin açtığı kadastro tesbitine itiraz davalarının reddine ilişkin gezici arazi kadastro mahkemesi kararının kesinleştiği ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı halde, orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırıldığı, açtıkları orman kadastrosuna itiraz davasının reddine ilişkin kadastro mahkemesinin 22.12.2004 gün ve 1996/58 E. - 3 K. sayılı kararının da kesinleştiği, bu kararla birlikte taşınmazların orman olgusunun kesinleştiği, bu şekilde zarar oluştuğu iddiasıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 120.000,00.-TL tazminatın işleyecek kanunî faiziyle birlikte davalılar Orman Yönetimi ve Hazineden alınarak kendilerine verilmesi için ayrı ayrı dava açmış, davalar birleştirildikten sonra mahkemece, Orman Yönetimi aleyhine açılan davanın husumetten
reddine, Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, 120.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek kanunî faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacı gerçek kişiye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.02.2013 gün ve 2012/1390 E. - 2013/811 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [...Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda çekişmeli parsellerin arsa niteliğinde olduğu bildirildiği gibi, mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Belediye tarafından parsellerin rayiç değeri m²’si 7,00.-TL olarak bildirilmiş, bilirkişilerin belirledikleri rayiç değer ile Belediye tarafından bildirilen rayiç bedelin aritmetik ortalaması alınıp, bu değerden kamulaştırma nedeniyle, hiçbir kritere bağlı olmadan % 2 tenzilat yapılarak taşınmazların değeri ve oluşan zararın miktarı hesap edilmiş, taşınmazların piyasa fiyatları ile tapudaki alım satım fiyatları araştırılmamış, yeterince emsal araştırmasına girilmeden, bilirkişiler ve belediye tarafından bildirilen soyut değerler esas alınarak, değer tesbiti yoluna gidilmiştir.
Taşınmazların belediye nazım imar planı içinde olduğu yönünde uyuşmazlık yoktur. O halde, mahkemece çekişmeli parsellerin değerinin, dava tarihi itibariyle özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla; emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gereklidir.
Bu durumda; mahkemece taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse tapu müdürlüğünden re"sen emsal getirtme yoluna gidilmeli, yörede kamu tarafından pazarlık usûlüyle yapılan emlak vergi beyanları da belediyeden getirtilmeli, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, getirtilen belgeler ve serbest piyasa satışlarındaki değerler ile karşılaştırılarak, taşınmazların emsal nitelikteki bu taşınmazlara göre üstün ya da eksik yönlerinin gerekçeli biçimde açıklandığı, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.] şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı yanca 25.05.2015 tarihli dilekçe ile aynı iddia ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 580.000.-TL tazminatın işleyecek kanunî faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak kendilerine verilmesi için açtığı dava eldeki dava ile birleştirildikten sonra mahkemece, asıl davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen 2011/357 E. sayılı davanın kabulü ile 120.000,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2015/112 sayılı davanın kabulü ile 580.000,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.10.2016 gün ve 2016/4825 E. - 9514 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal satış yöntemine göre hesaplanan değer dikkate alınmak suretiyle tazminat isteminin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; çekişmeli taşınmazların tapu kayıtları iptal edilmemiştir. Taşınmazlar 1960 yılında gezici arazi kadastro mahkemesinin 1959/21 E. - 105 K. sayılı kararının kesinleşmesi sonucu ... adına; daha sonra da taksimen davacı adına tescil edilmiş olup, halen davacı adına tapuda kayıtlıdır. Ancak taşınmazların 1996 yılında kesinleşen orman sınırı içine alınması nedeniyle davacının açtığı orman sınırlamasına itiraz davası ... Kadastro Mahkemesinin 1996/58 E. - 3 K. sayılı dosyasında reddedilmiş, 2009 yılında da tapu kayıtlarına "Orman sınırı içinde kalmıştır" şeklinde şerh konulmuştur. Orman şerhi tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtlar niteliktedir ve idare tarafından tapu iptali - tescil davasının açılmasını beklemeye gerek olmadan, tapu maliki tarafından da kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümlerin, maliki olduğu parselden ifrazını ve bu bölümün mülkiyetini kaybetme nedeniyle doğacak zararın tazminini istemeye engel bir durum bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece tazminat isteminin tapu iptali tescil istemini de içerdiği kabul edilerek bu konuda da karar verilmesi” gerekir denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, mahkemenin 2014/118 E. - 2016/7 K. sayılı kararı ile esas dava ile birleşen dava dosyaları hakkından kurulan hükümler onanarak kesinleşmiş olması sebebiyle bu talepler bakımından yeniden hüküm tertibine yer olmadığına, dava konusu ..... köyü, 101 ada 1 ve 2, 102 ada 1 ve 2, 103 ada 1, 2, 3 ve 8, 104 ada 1, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazın davacı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya ve dosya kapsamına göre dava, Medeni Kanunun 1007. maddesi hükmüne göre tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 17/12/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.