7. Hukuk Dairesi 2013/27255 E. , 2014/670 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İskilip Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Tarihi : 17/07/2012
Numarası : 2010/296-2012/294
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Uyuşmazlık, davacının işakdinin feshinde kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı, iş sözleşmesinin 2009 yılında yapılan seçimlerde kazanan Belediye Başkanını desteklemediğinden bahisle feshedildiğini belirterek kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatil ve giyim yardımı alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamış olup davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporları uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2"nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17"nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait .ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötüniyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17"nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötüniyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17"nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır.
Somut olayda, alınan Belediye Encümen kararı ile davacıya tebliğ edilen fesih bildiriminde fesih nedeni olarak ekonomik sıkıntılar gösterilmiştir.
Davacı işçi, iş sözlemesinin, seçimi kazanan Belediye Başkanını desteklemediğinden bahisle siyasi nedenlerle feshedildiğini iddia etmiş ise de; dinlenen tanıkların beyanlarının hükme esas alınamayacağı, zira bu beyanların bir görgüye ya da bilgiye dayanmadığı sadece kanaat içerdiği, tanığın kanaat içeren beyanlarının ise hükme dayanak alınamayacağı, yine delil olarak sunulan 6 ve 7 Eylül 2010 tarihli yerel iki gazetedeki haberlerin davalı Belediye"nin Encümen kararı ile işten çıkarılmasına karar verdiği içinde davacının da olduğu 5 işçinin beyanları ile bu işçilerin üyesi oldukları sendikanın il temsilcisinin beyanlarına dayanarak verildiği, haberlerde somut ve feshin siyasi nedenlerle yapıldığını gösterecek delillerin belirtilmediği görülmüştür.
Aynı şekilde davalı Belediye Başkanı imzalı olup mahkemeye hitaben yazılan 19.12.2011 tarihli yazıda içinde davacının da olduğu ve aynı gün çıkışları yapılan işçiler ile Belediye arasında varılan mutabakat neticesinde 04.03.2011 tarihinde tekrar Belediye"de çalışmaya başladıkları ancak davacının yapılan tebliğata rağmen gelmemesi üzerine tekrar işe başlatılmadığını, diğer işçilerin ise tekrar çalışmaya başladıklarını, 6111 sayılı Yasaya göre işe başlayan bu işçilerin 14.10.2011 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Halk Kütüphanesi Müdürlüğüne nakillerinin yapıldığı, halen bu kurumlarda çalıştıkları belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen ilkeler de gözetildiğinde iş sözleşmesinin 4857 sayılı Yasanın 17/3 fıkrası kapsamında kötüniyet tazminatını gerektirecek şekilde sona ermesi için gerekli ve zorunlu olan işverenin kötüniyetli hareket ettiğini gösterir somut olguların dosyada bulunan delil durumu dikkate alındığında ispatlanamadığı, davalı belediyenin ekonomik nedenlerle içinde davacının da olduğu 5 işçiyi işten çıkardığı ancak fesihten 6-7 ay kadar sonra bu işçileri işe almak istediği halde davacının gelmemesi üzerine diğer 4 işçinin işe tekrar alındıkları ve 6111 sayılı Yasa hükümleri uyarınca başka kamu kurumlarına nakil oldukları anlaşılmış olması ve davacı iddiası dikkate alındığında 29.03.2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerden 1,5 yıl kadar sonra seçimde kendisinin desteklenmediğinden bahisle işçinin iş aktinin feshinin hayatın olağan akışına da uygun olmadığı düşünüldüğünde davacının kötüniyet tazminatını gerektirecek nedenleri ispat edemediği sabittir.
Hal böyle olunca davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.