14. Hukuk Dairesi 2017/3402 E. , 2018/137 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 05.08.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.04.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 23.04.2011"de vefat eden muris ..."un mirasını çocuklarından ..."un ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2011/635-979 E.K. sayılı ilamıyla reddettiğini, mirası ret beyanında bulunan ..."un eşinin davacı ..., çocuklarının da diğer davacılar olduğunu, murisin mirasını reddetmeyen mirasçılarının bulunduğundan davalının davacılara borcun ödenmesine dair muhtıra göndermesinin doğru olmadığını, muris ..."un terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı ... kendi adına asaleten diğer davacılar ... ve ..."a velayeten dava açmış ise de, davacı ..."un taraf sıfatı bulunmadığından davacı asil yönünden davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, ... ile ... arasındaki evlilik devam ettiğine göre davacılar ... ve ..."a velayeten davayı anne ve babanın birlikte açması gerekirken sadece anne açtığından davanın davacılar ... ve ... yönünden de usulden reddi gerektiğini, davacı çocuklar ile ebeveynleri arasında menfaat çatışması yaşandığından adı geçen çocuklara kayyım atanarak yargılamaya devam edilmesinin doğru olacağını, terekenin aktifinin pasifinden fazla olduğu, davacıların terekeyi sahiplenme anlamına gelecek davranışlarda bulunduğu gerekçeleriyle de davanın esastan reddini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak, davanın murisin son ikametgahında açılması gerektiği, bu yöndeki yetkinin kamu düzenlemesiyle ilgili ve kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine , Dairemizin 05.11.2015 tarih, 2015/2643-9929 E. K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
TMK 611. maddesine göre de; "Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer."
Somut olayda 23.04.2011"de vefat eden muris ..."un beş mirasçısından biri olan oğlu ..., ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2011/635-979 E.K. sayılı ilamıyla murisin mirasını reddetmiş, ..."un eşi davacı ... (kendi adına asaleten ... ve ..."a velayeten) kendilerine davalı tarafından muhtıra gönderildiğini belirterek, muris ..."un terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, TMK 611. maddesine göre murisin mirasını reddeden ..."un miras hissesi, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi çocukları ... ve ..."a geçeceği ve eşi ..."a geçmeyeceği göz önünde bulundurularak, davacı asil ... yönünden dava açma ehliyeti bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Diğer davacılar 26.04.1999 doğumlu ... ve 01.03.2006 doğumlu ..."a velayeten anneleri davacı asil ... bu davayı açmıştır. Mirası gerçek ret beyanında bulunan ... ile ... arasındaki evlilik birliğinin devam ettiği, TMK 336"ya göre velayeti birlikte kullanmalarının gerektiği, ... ve ... ile babalarının hukuki yararı çatıştığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece ..."a babasının velayet hakkı yönünden kayyım tayin ettirilmesi, davanın davacı anne ... ve kayyım tarafından devam ettirilmesi ve gösterdikleri takdirde delillerin toplanıp sonucu uyarınca karar verilmesi, yargılama aşamasında ... reşit olduğundan ..."un davaya ve yapılan işlemlere muvafakati sağlanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de yerinde değildir.
Kabule göre de, davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir.
Mahkemece, davacı vekili tarafından dava dışı ..."ın aynı murisin mirasının hükmen reddi için açtığı ve terekenin borca batık olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği iddia edilen ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/331 Esas sayılı dosyasının ilgili mahkemeden getirtilip incelenmediği, murisin babası olan kök muris ... adına kayıtlı ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 118 ada 22 parsel ve 62 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu, taşınmazların muris ..."un ölüm tarihi olan 23.04.2011 tarihi itibariyle değerinden muris ..."un 1/4 miras hissesine düşen miktarın tespiti amacıyla keşif yapılmadığı, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun denetlenmediği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, ölüm tarihi itbariyle 3880 parsel sayılı taşınmazın tam hisse olarak muris ..."a ait olduğu, mahkeme kararıyla 07.07.2014"te hissesinin 1/4"e düştüğü dikkate alınmadan 3880 parsel sayılı taşınmazın 1/4 hisse değerinin aktif hesaplamasına dahil edildiği, kök muris ..."a ait 3524, 3575, 3018, 209 ada 395 parsel sayılı taşınmazlarda muris ..."un miras hissesinin 1/4 olduğu göz önünde bulundurulmadan hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, mahkemenin 24.03.2014 tarihli yetkisizlik kararının davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 05.11.2015 tarih, 2015/2643-9929 E. K. sayılı ilamıyla bozulduğu dikkate alınmadan, ... Bölge Adliyesi"ne istinaf kanun yolu açık olmak üzere hüküm kurulması yerinde değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.