11. Hukuk Dairesi 2016/14523 E. , 2018/6904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/05/2016 tarih ve 2014/335-2016/344 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 06/11/2018 günü hazır bulunan davacı asil ... ve vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olup dava konusu finansal ürün tanıtılırken anlatılanlar ve imzalatılan Risk Bildirim Formunda bu ürünün SPK güvencesinde olduğu ibaresinin bulunmasının müvekkilinde güven yarattığını, 13/09/2010 tarihinde 1 yıl vadeli Euro-USD paritesine bağlı "D... " (koşullu satın alma hakkı) opsiyon anlaşması yapıldığını, bu işlem için talep edilen 224.000-TL teminatın müvekkilinin banka hesabında bulunduğunu, davalı bankanın Varlık Yönetimi Yöneticisi ... Ürün satmak için lisansı ve eğitimi bulunmadığını, buna bağlı olarak müvekkilinin zarara uğramasında bankanın kusuru bulunduğunu, müvekkilinin şikayeti üzerine davalı bankaca ... hakkında soruşturması başlatılıp eksik bilgi vermesi nedeniyle müvekkiline zarar verdiğinin tespit edilerek iş aklinin feshedildiğini, müvekkilinin davalı banka görevlilerince telefonla aranarak EURO"nun USD karşısında değer kazandığı gerekçesiyle teminatın arttırılmasının istendiğini, teminatın tamamlanmaması halinde tek taraflı "stop loss" uygulayacaklarını bildirdiklerini, müvekkilinin bankanın baskısıyla 13/04/2011 tarihinde bankaya 18.100 USD yatırdığını, 13/04/2011 tarihli ihtarname ile "vade gelmeden opsiyon üzerine stop loss vs. hiçbir işlemin yapılmamasını" ihtar ettiği halde davalı bankanın hukuka aykırı olarak 02/05/2011 tarihinde stop loss yaparak kontratı iptal ettiğini, müvekkilinin 20/04/2011 tarihinde 3.300 USD yatırdığını, 26/04/2011 tarihinde yapılan toplantıda müvekkilinden istenen ek teminata ilişkin olarak 27/04/2011 tarihinde 50.000-TL, 02/05/2011 tarihinde de 17.000 TL olmak üzere toplam 67.000 TL"yi bankaya yatıracağına dair anlaşma yaptıklarını, müvekkilinin anlaşmaya göre 27/11/2011 tarihinde 50.000-TL"lik kısmını bankaya yatırdığını, sözleşmenin 10. maddesinin Genel İşlem Şartı niteliğinde olup BK’nun 20/2 maddesi gereğince kısmi butlanla sakat olduğunu, bankanın 26/04/2011 tarihinde ek teminat hakkında yapılan sözleşmeyi haksız ve kötü niyetli olarak ihlal ettiğini, davalı bankanın işleme konu finansal ürünün SPK güvencesi altında olduğunu belirterek hile yaptığını ileri sürerek, sözleşmenin iptali nedeniyle oluşan 94.675-EURO ile haksız olarak vadeli mevduatın bozularak kendisine ödenmeyen 1.411,00 TL faiz alacağından dolayı oluşan zararın tazminine, bu talebin kabul edilmemesi halinde sözleşmenin haksız fesihi nedeniyle müvekkilinden fazla alınan 64.212 EURO ile haksız olarak vadeli mevduatının bozularak kendisine ödenmeyen 1.411,00 TL faiz alacağının tazminine, yine müvekkilinin davalı bankaya güvenerek ./..
işlem yapması nedeniyle bankada tuttuğu paralarla TL, USD, Euro, Altın ve diğer finansal ürünlere yatırım yapamaması nedeniyle uğradığı menfi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yapılan işlemlerin sözleşme ve opsiyon teyidine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya, davalı bankaca yaptırılan "Varlık Yönetimi, Yatırım Profili Belirleme Anketi"nin bilgilendirme için yeterli olduğu, işlem tarihinin 13/09/2010, opsiyon primi ödeme tarihinin 14/09/2010 olarak belirlenen sözleşmenin vade tarihinin 13/09/2011 olarak belirlendiği, dava konusu işlemin opsiyon teyidi başlıklı bir sözleşmeye dayandığı, bu sözleşmenin genel şartlarını belirleyen çerçeve sözleşmelerin ayrıca imzalandığı, taraflar arasında dava konusu işlemden önce benzer unsurları içeren özü itibariyle aynı mahiyette 5 adet sözleşme daha bulunduğu, ilk opsiyon teyidi sözleşmesi 02/03/2010 tarihinde yapılmış olup ihtilafa konu olan en son tarihli sözleşme tarihinin 13/09/2010 olduğu, davacının davalı banka tarafından kandırıldığı iddiasının yerinde olmadığı, stop loss teriminin zararın belirli bir noktada durdurulması için fiyatın o zarar noktasına geldiğinde işlemi sonlandırmayı, satmayı, tamamlamayı ya da gerçekleştirmeyi ifade eden bir terim olduğu, opsiyon teyidi ile davacının davalı bankaya 13/09/2011 tarihinde 1Euro=1,30-USD kuru üzerinden 750.000 Euro’yu satma taahhüdü verdiği, opsiyonu kullanma hakkının davalı bankada olduğu, opsiyon teyidinin opsiyonun alıcısı olan davalı bankaya opsiyonun vadesine kadar istediği tarihte ya da er geç vadede bu hakkı kullanma imkanı veren Amerikan tipi olduğu opsiyon sözleşmelerinde opsiyon alıcısı hakkını kullanma kararı verdiği takdirde opsiyon satıcısının mutlaka sözleşme gereklerini ve bu kapsamda alıcının talebini karşılamak zorunda olduğu, piyasa gelişmelerinin davacının banka nezdindeki teminatını azaltması üzerine davalı bankanın sözleşme yükümlerine uygun olarak teminat tamamlama çağrısında bulunduğu, davacının teminat tamamlama çağrısına tam olarak uyma ve istenen tutarı tam olarak ödeme konusunda isteksizlik gösterdiği, davalı banka yetkilileri ile yaptıkları görüşmeler sonucunda ek teminat tutarı konusunda uzlaşma sağladıkları, davacının davalı banka ile üzerinde uzlaştıkları ek teminatı davalı bankaya tam olarak getirmemesi sonucunda davalı bankanın taraflar arasındaki çerçeve sözleşme ve opsiyon teyidi hükümlerine uygun şekilde itilaf konusu opsiyon teyidi sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiği, bu fesih üzerine söz konusu sözleşmeler hükmüne uygun şekilde davacının davalı banka nezdindeki varlıklarından itilaf konusu opsiyon teyidinden kaynaklanan alacaklarını çerçeve sözleşmede düzenlenmiş olan "rehin, takas ve mahsup" haklarını kullanarak alıkoyduğu, davacının davalı bankanın ihmal, kusur, haksız fiilinden kaynaklanan bir zararının oluştuğunun söylenemeyeceği değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.