20. Hukuk Dairesi 2020/743 E. , 2020/1236 K.
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davacının kat malikleri arasında bulunduğu .....8/02/2015 tarihinde yapılan toplantıda alınan tüm kararlara karşı muhalif kaldığını ve muhalefet şerhini karar defterine yazdırdığını beyanla usul ve kanuna aykırı olarak 18/02/2015 tarihinde yapılan toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece 23.03.2016 tarih 2015/498 E. - 2016/608 K. sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/2217 E. - 2018/1218 K. sayılı kararı ile; “Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasanın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması bu kanun ve anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi halde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Bu anlatımlar ışığında somut olaya gelince; kararın gerekçe bölümünde işin esasıyla ilgili herhangi bir gerekçe bulunmamaktadır. Gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğundan” hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile,
Dava konusu ..... tarihli kat malikleri kurulu kararlarından 5, 8, 12, 17 ve 18 numaralı kararların iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava 1/02/2015 tarihli toplantıda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece iptaline karar verilen 8, 17 ve 18. maddelerde “kat maliklerinin kiracılar ile sohbet edip, samimi olamayacakları, görevli olmayan kat maliklerinin siteye gelmemeleri ve sitede faaliyet gösteren firmalardan herhangi bir alışverişe girmemeleri, aksi takdirde zarara sebebiyet vermeleri halinde sorumlu olunacağına dair” alınan kararlar kat maliklerinin mülkiyet hakkına müdahale eder nitelikte olup mutlak butlanla batıl olduklarından iptaline karar verilmelerinde bir usulsüzlük görülmemiştir.
Ancak, iptali istenilen toplantının 5 ve 12. maddeleri ise ortak giderlerin belirlenmesine ilişkin iptalini gerektirecek bir sebep bulunmamaktadır. Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesi: (Değişik fıkra: 13/04/1983 - 2814/9 md.) Kat maliklerinden her biri aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça:
a) Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak;
b) Anagayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma, (Ek ibare: 14/11/2007-5711 S.K./9. mad.) güçlendirme ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderlere ve ortak tesislerin işletme giderlerine ve giderler için toplanacak avansa kendi arsa payı oranında; katılmakla yükümlüdür.
c) Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten kaçınamaz. Bu madde hükmü gereğince kat malikleri, aralarında Kat Mülkiyleti Kanununun belirlediği ödeme şeklinden farklı bir ortak gider ödeme planı belirleyebileceklerdir. Bu nedenlerle; 18/02/2015 tarihli toplantıda alınan 5 ve 12. maddelerin iptali yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.