10. Ceza Dairesi 2019/2220 E. , 2019/5764 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, 10/05/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’nin mahkûmiyetine ilişkin... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/392 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/05/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 08/12/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda 16/01/2015 tarihinde TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca tedbirin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının 02/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın hiçbir aşamada karara itiraz etmediği,
2- Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ve sanığın kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, ancak tedbirin infazı sırasında uyarılara rağmen yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar ettiği gerekçesiyle TCK’nın 191/4. maddesinin (a) bendi uyarınca erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/392 sayılı kararıyla TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 26/05/2016 tarihli ve 2016/1582 esas, 2016/3201 karar sayılı ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16/05/2016 tarihli ve 2016/927 esas, 2016/4447 karar sayılı ilâmlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/01/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye 02/02/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, anılan kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatın geçerli olmadığı, anılan kararın gereğinin takdir ve ifası için Bolu Denetimli Serbestlik ./..
Müdürlüğüne 09/02/2015 tarihinde gönderildiği,... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/01/2015 tarihli karar kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlandığı cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek,... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/392 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 02/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun gösterilmediği,
Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüpheliye tedbirin infazına başlaması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 18/02/2015 tarihinde tebliğ edilmesini müteakip 19/02/2015 tarihinde kuruma müracaat ederek tedbirin infazına başladığı, bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun hatırlatılmadığı, tedbirin infazı sırasında şüphelinin uyarılara rağmen yükümlülüklerine aykırı davranmakta ısrar ettiğinden bahisle TCK’nın 191/4. maddesinin (a) bendi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği,
Anlaşılmış ise de;
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK"nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkı bulunduğundan, erteleme kararında, itiraz mercii ve süresiyle birlikte şüphelinin itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz hakkı belirtilmediği gibi ne soruşturma ne denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiç bir aşamada şüpheliye bu hakkı bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğu için bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda, usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.
Dolayısıyla bu usulsüzlükleri ortadan kaldırmak için, şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi gerektiğinden, durma kararı verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet kararı verilmesi, yasaya aykırı olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; sanığın mahkûmiyetine ilişkin... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2016/52 esas, 2016/392 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 23.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BA.