Taraflar arasındaki “hakem kurulu kararına itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2.Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.12.2009 gün ve 2009/192-562 sayılı kararın incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 28.12.2010 gün ve 2010/8655-18147 sayılı ilamı ile;
“…Davacı, davalının ev telefonu ve ayrıca ADSL abonesi olduğunu, sabit hattın iptali ile ADSL hizmetine ilişkin olarak davalının Tüketici Hakem Heyetine müracaat ettiğini ve hakem heyetince de şikayetin kabulüne karar verildiğini, davalının ödediği ücretin sabit ücret olup alınması gerektiğini ileri sürerek 27.01.2009 tarihli Tüketici Hakem Heyeti kararının iptalini istemiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, hakem heyeti kararının davacıya 6.3.2009 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davacının 15 günlük itiraz süresini geçirerek 31.3.2009 tarihinde dava açtığı gerekçesiyle süresinde yapılmayan itirazın reddine karar verilmiş, davacının temyiz istemi de kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ve davacı red kararı ile birlikte asıl kararı da temyiz etmiştir.
Davalının Tüketici Hakem Heyetine verdiği 24.10.2008 tarihli dilekçe ile telefon hattının iptalini istediği ve hakem heyetinin de 27.1.2009 tarihli kararı verdiği, davacının da bahse konu hakem heyetinin kararının iptalini istediği anlaşılmaktadır. Davalının hakem heyetinden olan talebi ve hakem heyetinde vermiş olduğu karar, davanın tarafları arasında muaraza çıkaracak nitelikte olup, bu muarazanın ileriki yıllarda sari olduğu sabit olduğundan mahkemece verilen kararın kesinliğinden söz edilemez ve mahkemenin kararını kesin olarak vermesi de bu sonucu değiştirmez. Hal böyle olunca mahkemenin, davacının temyiz isteminin reddine dair 28.4.2010 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemenin 28.4.2010 tarihli kararının kaldırılarak yapılan incelemede; az yukarıda belirtildiği gibi, davalının Tüketici Hakem Heyetinden telefon hattının iptaline dair talebi ile hakem heyetince verilen karar taraflar arasında muaraza çıkmasına neden olmuştur. Bu muarazanın ileriki yıllara da sari olduğu sabit olup bu itibarla hakem heyeti kararının kesin olduğundan da söz edilemez. Hal böyle olunca hakem heyeti kararına 15 gün içinde itiraz zorunluluğu bulunmadığından, süresinde açılan davanın esastan incelenerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü göz ardı ederek yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tüketici hakem heyeti kararının iptali istemi ilişkindir.
Davacı vekili, davalının ev telefonu ve ayrıca ADSL abonesi olduğunu, sabit hattın iptali ile ADSL hizmetine ilişkin olarak davalının Tüketici Hakem Heyetine müracaat ettiğini ve hakem heyetince şikayetin kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, 27.01.2009 tarihli Tüketici Hakem Heyeti kararının iptalini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, hakem heyeti kararının davacıya 6.3.2009 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davacının 15 günlük itiraz süresini geçirerek 31.3.2009 tarihinde dava açtığı gerekçesiyle süresinde yapılmayan itirazın reddine karar verilmiş, davacının temyiz istemi de kararın kesin olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ve davacının red kararı ile birlikte asıl kararı da temyiz etmesi üzerine; Özel Dairece hüküm, yukarıda başlık bölümünde aynen alınan gerekçeler ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Bozma ve direnme kararlarının kapsamına göre uyuşmazlık; itiraza konu tüketici hakem heyeti kararı davacıya 6.3.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, itirazın ise 31.3.2009 tarihinde yapılmış olmasına karşın, itirazın yasal sürede yapılıp yapılmadığı, burada varılacak sonuca göre, işin esasına girilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkın Kanun (TKHK)’nun, ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ başlıklı 22.maddesinin 5.fıkrasında; “Değeri beşyüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir.” denilmiştir.
Aynı maddenin 6.fıkrasında ise; “Değeri beşyüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararlar, tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilir. Kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırlar her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artar. Bu durum, Bakanlıkça her yıl Aralık ayı içinde Resmi Gazetede ilan edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Madde metninden Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin ancak değeri “beşyüzmilyon liranın altında” bulunan uyuşmazlıklar için vereceği kararlara karşı onbeş gün içerisinde tüketici mahkemesinde itiraz edilebileceği, bu miktarın daha sonraki yıllarda ise DİE’nin, TEFE’ne göre artırılacağı açıkça anlaşılmaktadır. Bu miktar 2012 yılı için 1.161,67 TL’dir.
Bu miktarı aşan uyuşmazlıklarda ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin vereceği kararların tüketici mahkemelerinde sadece delil olarak ileri sürülebileceği de yine madde de düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, Eyüp Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 27.01.2009 gün ve 2008/159-39 sayılı kararının iptalini istemiştir.
Sözü edilen kararda, sabit hat abonelik sözleşmesinin iptaline karar verildiği dosyada bulunan karardan açıkça anlaşılmaktadır. Hakem heyeti kararı durum tesbitine yönelik muaraza çıkaracak nitelikte olup, ileri yıllara etkili olabileceğinden bu kararın kesin olduğundan dolayısı ile 15 gün içinde itirazı kabil olduğundan; uyuşmazlığın niteliği de gözetildiğinde mahkemenin verdiği kararın kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Bu durumda uyuşmazlık hakkında genel hükümlerdeki sürelere tabi olarak dava açılabileceğinden, anılan Kanun’un 22.maddenin 6.fıkrası gereğince hakem heyeti kararı yargılamada delil niteliğindedir.
Aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, yanılgılı gerekçe ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2013 gününde, oybirliği ile karar verildi.