12. Ceza Dairesi 2019/2002 E. , 2020/7051 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Dava Tarihi : 19/08/2015
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile 78.871 TL maddi ve 150.000 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
Temyiz Edenler: Davalı vekili ve davacı vekili
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan...Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren iskat veya vazife görmekten menetmeye teşebbüs suçundan tutuklandığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08/06/2015 tarihinde kesinleştiği,
Davacının 217.679 TL maddi, 1.000.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 78.871 TL maddi, 150.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin, davacının soruşturmanın güvenliği nedeniyle gözaltına alındığına ve tutuklandığına, idarenin kusurunun bulunmadığına, kişinin kendi kusuruna dayanarak tazminat isteyemeyeceğine, davacının avukatına yetki verip vermediğinin araştırılması gerektiğine, manevi tazminat yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğine, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine, davacı lehine vekalet ücretine hükmolunmasının usule ve yasaya aykırı olduğuna ve yerinde görülmeyen sair nedenlere, davacı vekilinin, hükmolunan maddi tazminat miktarının az olduğuna ve yerinde görülmeyen sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyasında davacı hakkında düzenlenen tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde infaz tarihleri ilgili ceza infaz kurumundan sorularak infaz edilen tutukluluk süresinin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve nedene dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; Hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve nedene dayalı olarak açılmış başka bir dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule ve uygulamaya göre de;
1- 29.05.1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dosyasında beraat eden davacı lehine hükmolunması gereken maktu vekalet ücretinin yargılama giderleri kapsamında olduğu ve asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağı, maktu vekalet ücretini aşan vekalet ücretinin ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, yine davacının eşinin cezaevi ziyaretleri için yaptığı yol masraflarının da 5271 sayılı CMK"nın 141 ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinin dikkate alınmaması,
2- Tutuklandığı tarihte emekli olan ve bunun dışında kayıtlı bir çalışması bulunmayan davacının tutuklu kaldığı süreye ilişkin olarak net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak kazanç kaybı tutarının maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, davacının tutuklandığı tarihten çok önce, bir süre çalıştığı işe ilişkin ücreti esas alınarak hesaplama yapılması suretiyle kazanç kaybının fazla tayini,
3- Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması,
4- Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarında vekalet ücretinin nasıl belirleneceğinin düzenlendiği 694 sayılı KHK"nın 144. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 142. maddesine eklenen 9. fıkranın karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmadığı ve davacı lehine hükmolunan tazminat miktarı dikkate alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.