Taraflar arasındaki “tespite itiraz, tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pütürge Kadastro Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 12.10.2010 gün ve 2009/32 E-2010/21 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 16.04.2012 gün ve 2011/5185 E-2012/2761 K. sayılı ilamı ile;
(...Kadastro sırasında dava konusu 126 ada 1 ve 19 parsel sayılı sırasıyla 2888,06 m² ve 40064 m² yüzölçümündeki taşınmazlar ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı R.S. satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların davacı R. S.adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava ve temyize konu 126 ada 1 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde tespit tarihinde davacı R.S. yararına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Kadastro tespitine bir kayıt ve belge esas alınmamış, yargılamada taraflar bir kayıt ve belgeye dayanmamışlardır. Hal böyle olunca taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığı, menkul mal hükümlerine tabi olduğu, bu nedenlerle yanlar arasındaki uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümleneceği kuşkusuzdur.
Ne var ki; dosya içeriğine göre yerel bilirkişi, davacı tanıkları ve tutanak bilirkişisi O. E.’un beyanları soyut nitelikte gerekçesiz olaylara dayanmayan sözlerden ibaret olduğu gibi dava konusu taşınmazların tespit tutanağı içeriği incelendiğinde hükme dayanak yapılan, keşifte dinlenen bilirkişi ve tutanak bilirkişi beyanları ile tespit tutanağı içeriği birbiri ile çeliştiği, bir başka deyişle kadastro tespitinde saptanan hukuksal olgu ile keşifte saptanan hukuksal olgu birbirine aykırı düştüğü halde tutanak bilirkişileri A. K.ile İ. A. yapılan keşifte dinlenilmemiş, varsa nedenleri hüküm yerinde gösterilmemiş, taşınmazların güneyindeki aynı ada 7 ve Tepehan yolundan sonraki 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların tutanak örneği ve varsa dayanağı belgeler dosyaya getirtilmemiş, yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişi beyanları bu suretle denetlenmemiş, davacı bayileri H.Z., D. H. ve Z. A.yönünden kayıtsız ve belgesizden taşınmaz kaydı olup olmadığı sorulmamış, eksik inceleme ile hüküm kurma yoluna gidilmiştir. Böylesine yetersiz araştırma ve soruşturma ile hüküm kurulamaz.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazlara komşu aynı ada 7 parsel sayılı taşınmaz ile doğusundaki yoldan sonra bulunan 4, 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların ada numaraları belirlenerek bu parsellerin tutanak örneği ve varsa dayanağı belgeler dosyaya getirtilmeli, akabinde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi fen elemanı ve uzman ziraatçı bilirkişi tespit tutanağı bilirkişilerinin tümü tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, dava konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime kaldığı, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespitte saptanan hukuksal olgu dikkate alınarak tutanak bilirkişileri yeniden taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek tespitte saptanan hukuksal olgu ile hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ile keşifte dinlenecek olan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasında aykırılık varsa duraksamasız giderilmeli, komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, komşu taşınmazların tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmış ise nizalı parseller yönünü sözü edilen kayıt ve belgelerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği üzerinde durulmalı, davacı bayileri H. Z., D. H.ve Z. A. adlarına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile başka taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Kadastro Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Hazine temsilcisi
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastro tespitine itiraz ile tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
Davacı, kadastro sırasında davalı Hazine adına ham toprak vasfı ile tespit ve tescil edilen dava konusu 126 ada 1 ve 19 parsel sayılı taşınmazları satın alarak uzun zamandır ekip dikmek suretiyle kullandığını, Hazine ile ilgisi bulunmadığını ileri sürerek, tespitin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 ve 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14.maddesindeki zilyetlikle ilgili koşulların davacı lehine oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine temsilcisinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya başlık bölümüne alınan gerekçe ile bozulmuş; Yerel Mahkeme önceki gerekçe ile direnmiştir.
Direnme kararını temyize davalı Hazine temsilcisi getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, mahkemece kurulan hükmün eksik araştırmaya dayalı olup olmadığı, buna göre bozma ilamında bildirildiği şekilde araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinden; dava konusu parsellere komşu taşınmazlardan güneyde bulunan 126 ada 2,3,4,5,6 ve 20 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının getirtildiği, ancak dava konusu taşınmazların kuzeyinde bulunan 4,5,6,1 ve güneyde bulunan 7 parsel sayılı taşınmazlara ait tutanakların dosya içerisine getirtilmediği; tutanak bilirkişilerinin tümünün dinlenmediği gibi, dinlenmeme gerekçesinin de yazılmadığı, dinlenen tutanak bilirkişisi, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının tespit tutanağı ile çelişkili olduğu; davacı ve satın alma ile eklemeli zilyetliklerine dayandığı bayileri yönünden zilyetlikle edinim koşullarının da yeterli ölçüde araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, dava konusu taşınmazlara komşu olan tüm parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa dayanakları belgelerin getirtilmesi; yöreyi iyi bilen yaşlı, tarafsız yerel bilirkişiler ve tutanak bilirkişileri ile fen ve ziraatçı bilirkişiler aracılığı ile yeniden keşif yapılarak; dava konusu taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden kime hangi tarihlerde geçtiği, taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tanık beyanları ve yerel bilirkişi beyanlarının dava konusu parseller yönünden sınırlarının varsa komşu parsellere uygulanan dayanak belgelerle denetlenmesi; tespitte saptanan hukuksal olgu ile keşifte dinlenen yerel bilirkişi ile tanık beyanları arasında aykırılık varsa giderilmesi; davacının harici satın alma ile zilyetliklerine dayandıkları bayileri olan H.Z., D.H.ve Z. A.adlarına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile başka taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği de Kadastro Müdürlüğü, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğü’nden ayrı ayrı sorulup belirlenerek, toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma ilamında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.