14. Hukuk Dairesi 2018/4194 E. , 2021/2204 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.06.2016 gününde verilen dilekçe ile terekenin tasfiyesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.01.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, murisin terekesinin Türk Medeni Kanunu 612 ve 636. maddeleri gereğince tasfiyesi istemine ilişkindir.
Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/06/2014 tarih 2010/192 Esas sayılı yazısı ile; davacı Türkiye Halk Bankası A.Ş. Dinar Şubesi ile davalılar ... ve ... arasında Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesinde 2010/192 Esas sayılı dosya ile görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı) davası nedeniyle TMK"nın 612. maddesinde resmi tasfiyenin Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre yapılacağı öngörüldüğünden, ..."ın terekesinin tasfiyesinin yapılması için Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmuştur.
Davacı vekili 20/05/2016 havale tarihli dilekçesinde; Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/45 Esas sayılı dosyasının mirasın gerçek reddi davası üzerinden yargılama dosyasının yeniden açılarak resen tereke tasfiye memuru atanmasını arz ettiğini, gerekli işlemlerin Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/45 Esas sayılı dosyasında taraf sıfatları olmadığından, ancak mahkemece yapılacak yargılama sonucu tarafı oldukları Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen 2010/192 Esas sayılı dosyasını etkileyeceğinden ve terekeye tasfiye memuru atama dosyasının Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/192 Esas sayılı dosyasında bekletici mesele yapılmadığından ...’ın terekesinin tasfiyesinin yapılmasını talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile terekenin tasfiyesine dair verilen ilk kararın taraf vekilleri tarafından temyiz üzerine Dairemizin 26.01.2016 tarih 2015/12024 Esas, 2016/1036 Karar sayılı ilamı ile ‘’...Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/45 Esas, 2010/109 Karar sayılı dosyası üzerinden murisin en yakın mirasçılarının tamamı tarafından mirasın reddedilmiş olması sebebiyle, bu dosya üzerinden terekenin iflas hükümleri uyarınca tasfiyesi gereklidir. ...’nin 2010/192 Esas sayılı dosyasında mahkemenin 03.06.2014 tarihli yazısı tasfiyeyi yapacak mahkemeyi harekete geçirmeyi sağlayan bir talep olup, terekenin resmi tasfiyesinin Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/45 Esas sayılı dosya üzerinden yapılması gerekirken mahkemece talebin yeni bir esasa kaydedilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş...’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak 2016/3 tereke Esas sayılı dosyasının kapatılarak Dazkırı Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/06/2014 tarihli yazısı ile kararın Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/45 Esas sayılı dosyasına eklenerek bu dosya üzerinden talebin değerlendirilerek ek karar çıkartılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, mirasçılar vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 612. maddesi "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "En yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır.
Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır.
Muris ...’ın 11.12.2009 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK"nın 605/1, 609. maddelerdeki prosüdüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" usulüdür. İcra ve İflas Kanununun 180. maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır. Öyleyse, mahkemece iflas masası teşkil edilip (m. 208), iflas dairesi oluşturulması, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verildikten (m. 208/3) sonra seçilecek tasfiye yöntemine göre gerekli işlemlerin yapılmasının izlenmesi, terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217); en son olarak da yürütülecek işlemlerin sonucuna göre iflasın kapanmasına (m. 254) karar verilebileceği gözönüne alınmalıdır.
Somut olayda ise; mahkemece henüz tasfiye işlemi tamamlanmadığından Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/3 Tereke sayılı dosyası üzerinden Dazkırı Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/45 Esas sayılı dosyasına tasfiye amacıyla verdiği gönderme kararının da temyizi kabil bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple temyiz talebinin REDDİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 29.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.