Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5411
Karar No: 2018/831
Karar Tarihi: 12.02.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/5411 Esas 2018/831 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/5411 E.  ,  2018/831 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-
    Dava, yanılma (hata) hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, paydaşı olduğu 161 parsel sayılı taşınmazı davalıya satmak istediklerini ancak parsel numaralarını bilmediklerinden sehven paydaşı olduğu 170 parsel sayılı taşınmazı dava dışı 6 kardeşi ile birlikte davalıya satış suretiyle temlik ettiklerini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile 170 parsel sayılı taşınmazın adına, 161 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacı ve kardeşlerinden edindiği çekişmeli 170 parsel sayılı taşınmazın daha büyük olması nedeniyle dava açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temliklerde davacının esaslı hataya düştüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 170 ve 161 parsel sayılı taşınmazların davacı ... ve dava dışı kardeşleri ..., ..., ..., ..., ..., ... adına 1/7"şer payla kayıtlı olduğu , 170 parsel sayılı taşınmazın paydaşları tarafından 02.05.2008 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği, 161 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşlarının paylarını davacı ..."ya 21.09.2007 tarihinde satış suretiyle temlik ettikleri, davalı ..."in maliki olduğu 170 parsel sayılı taşınmaza davacının elatmasının önlenmesi için 15.12.2011 tarihinde 2011/595 Esas sayılı dava açması üzerine davacının karşı dava olarak 13.01.2012 günlü dilekçesi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece 17.12.2013 tarihli oturumda eldeki davanın 2011/595 Esas sayılı elatmanın önlenmesi istekli dosyadan tefrikine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK"nin 35. (BK"nin 25.) ve TMK"nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
    Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, TBK"nin 35. (BK"nin 26.) maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Somut olay gelince, çekişme konusu 170 parsel sayılı taşınmaz, 1/7"şer pay ile davacı ve dava dışı 6 kardeşi ile birlikte davalıya satılmış olup, paydaşlardan sadece davacı tarafından eldeki davanın açıldığı gözetildiğinde ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde hata olgusunun varlığından söz edilemez.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12/02/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, öncelikle müdahalenin meni ve kal talebiyle açılmış, Karşı dava olarak ise hataya dayalı tapu iptal tescil davası açılmıştır. Yargılama sırasında her iki dava tefrik edilerek tapu iptal tescil davası(somut dava) müdahalenin meni davası açısından bekletici mesele yapılmıştır.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı,170 sayılı taşınmazın kendisinden başka diğer 6 hissedarının payını 21.9.2007 tarihinde satın aldığını ancak tapuda intikal sırasında 161 parsel üzerinden işlem yapıldığını bu yanlışlığı aleyhine müdahalenin meni davası açıldığında öğrendiğini, davalıya ise gerçekte 161 parsel sayılı taşınmazı diğer paydaşlar ile birlikte 2.5.2008 tarihinde sattıklarını ne var ki tapuda 170 nolu taşınmazın tapusunun devir işleminin yapıldığını belirterek hata nedeniyle kendi adına kayıtlı 161 parselin davalı adına, davalı adına kayıtlı 170 parselin ise kendi adına tescilini istemiştir.
    Davalı ise, satın aldığı taşınmazın 170 nolu parsel olup hata olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Yapılan yargılama sonunda yerel mahkemece hata olgusu kabul edilerek davacının davalıya sattığı 1/7 oranında davayı kabul etmiş fazlaya ilişkin talep reddedilmiştir.
    Her iki taraf verilen kararı temyiz etmiştir.
    Sayın çoğunluk söz konusu kararı “...170 parsel sayılı taşınmaz, 1/7 şer pay ile davacı ve dava dışı 6 kardeşi ile birlikte davalıya satılmış olup, paydaşlardan sadece davacı tarafından eldeki davanın açıldığı gözetildiğinde ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde hata olgusunun varlığından söz edilemez.” gerekçesiyle bozmuştur.
    Söz konusu kararın bozulması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne katılmakla birlikte bozma sebebine katılmak mümkün değildir.
    Somut olayda 170 sayılı parselin davacı dışındaki paydaşları paylarını satmakla artık taşınmazla ilişkilerini kesmişlerdir. Bu taşınmazı davacının veya davalının kullanması bu paydaşları ilgilendirmemektedir. Bu nedenle taşınmazı diğer paydaşlardan satın aldığını düşünerek tasarrufta bulunan davacı dışındaki önceki paydaşların dava açmalarını beklemek hayatın olağan akışına uygun değildir. Aynı paydaşlar 161 sayılı parseldeki paylarını da satmışlardır. Bu nedenle artık ihtilaf 170 sayılı parseli fiilen kullanan davacı ile 161 sayılı parseli fiilen kullanan davalı arasında çözümlenmelidir.
    Davalıya satılan taşınmazın gerçekten hata sonucu satılıp satılmadığına gelince; her iki taraf ta aynı beldede oturmakta, hatta uzaktan akraba bulunmaktadır. Davacı taşınmazı satın aldıktan hemen sonra üzerindeki narenciye ağaçlarını keserek muz serası yapmaya başlamıştır. Davalı ise taşınmazını davacıdan yaklaşık 7 ay sonra satın almıştır. Tanık ...’ın ifadesiyle davalı ... 161 parseli satın almak istemiş, tanığın” taşınmazın yolu yok “ demesi üzerine “ ...’dan yol alırım” demiştir. Yine bu tanığın ifadesiyle davalının taşınmazı satın aldığı anda 170 parsel üzerinde muz serasının kurulma faaliyeti devam etmektedir. Diğer yandan 170 sayılı parsel ile 161 sayılı parsel arasında 266 metre mesafe olup 170 parsel yola yakın 161 parsel ise uzaktır.
    Yine tanık ...; taşınmazların önceki paydaşı olup, 161 parseli ...’e, 170 parseli Davacı ...’ya sattıklarını ifade etmiştir. Ayrıca davacı ... Bankasından sera yapımı için kredi almış, ipotek 161 parsel üzerine konulmuştur. Banka experleri dahi hatayı farketmemişlerdir.
    Davalının taşınmazı satın aldıktan sonra aynı yerde oturup 161 parsel üzerinde tasarrufta bulunup limonlarını toplayıp hatta bir kısım limon fidanları dikmesi, müdahalenin meni davası açmak için yaklaşık üçbuçuk yıl beklemesi birlikte değerlendirildiğinde davalı Caferin gerçekte 161 nolu taşınmazı satın aldığı, ne var ki tapudaki işlemler sırasında 170 nolu parselin tescilinin yapıldığı, yukarı da anlatıldığı üzere davacının da 170 nolu taşınmazı satın aldığı zannıyla kredi çekerek üzerine muz serası yapması birlikte değerlendirildiğinde somut uyuşmazlıkta hata nedeniyle tapu iptal ve tescil davasının şartlarının gerçekleştiği kanaatiyle davanın tümden kabulü gerekirken kısmen kabulünün doğru olmadığı kanaat ve düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi