17. Hukuk Dairesi 2016/19406 E. , 2019/8837 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, mküvekkilinin 02/01/2010 tarihinde karşıdan karşıya geçmeye çalışırken davalı ..."nın kullandığı davalı ..."ya ait aracın çarpması sonucu park halinde bulunan ve davalı ..."ya ait araç ile arada sıkışarak ağır bir şekilde yaralandığını, müvekkilinin halen fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde tedavi gördüğünü, müvekkilinin yürüyemediğini ve tek başına ihtiyaçlarını karşılayamayacak halde olduğunu, müvekkilinin sosyal güvencesinin olmadığını, hastane masraflarını karşılayamayacak hale geldiğini, bunun yanı sıra kaza nedeniyle çektiği fiziki acının yanı sıra hastanede kalmanın verdiği manevi ızdıraba da katlanmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve yargılama gider ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak, Davacının geçirmiş olduğu 02/01/2010 tarihli kaza nedeni ile davalılar
... ve ... yönünden taleple bağlı kalınarak 59.608,91 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Davalılar ... ve ... yönünden 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Gerekçeli kararın dosya ile uyum içinde olması ve kararın çelişkili ve tereddüt uyandırıcı olmaması gerektiği ilkesi, gerek 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; gerekse 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. (6100 sayılı HMK"nun 294-297.) maddelerindeki kararın tesisi ve yazımına ilişkin kurallarda açıkça tespit edilmiştir. HUMK"nun 388. maddesinde (HMK"nun 297/11 maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Somut olayda;hükmün gerekçe kısmında davalı ... ve davalılar ... ve ..."nın bu zarardan sorumlu olduğunun belirtildiği, ancak hüküm kısmında davalı ... Sigorta A.Ş. hakkında herhangi bir hüküm kurulmadığı böylece kararın gerekçesi ile sonucu arasında çelişki yaratıldığı görülmektedir. Bu durum, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin giderildiği, hükümle
taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların ayrı ayrı gösterildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K."nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K"nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 02/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.