16. Hukuk Dairesi 2018/302 E. , 2019/4049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 243, 248, 249, 250, 251, 252 ve 253 parsel sayılı 866750, 6500, 513625, 58000, 1184500, 240252 ve 634500 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, hisseli tapu kayıtları, intikal, hisse satışları ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ... ve paydaşları adına tesbit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunda reddedilen davacı Hazine, çekişmeli parsellere uygulanan kayıtların gayri sabit hudutlu olup miktar fazlasının Hazineye ait olduğu iddiasına; davacılar ... mirasçıları ve arkadaşları ise, tapu kaydına dayanarak dava açmışlardır. Çekişmeli parsellerin tutanaklarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 3. ve Kadastro Bilirkişileri Hakkındaki Yönetmeliğin 7. maddesinde belirtilen esaslara uygun olarak düzenlenmediği gerekçesiyle tutanakların hukuken yok hükmünde olduğunun tespitine ve dosyanın gereğinin ifası için Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine dair önceki tarihli hüküm, Dairemizce; "tespit sırasında bilirkişi olarak dinlenilmemesi gereken bir kişinin dinlenilmesi ve daha sonra taşınmaz hakkında dava açılması üzerine dosyanın mahkeme önüne gelmiş olması halinde, bu eksiklik sebebiyle tutanakların Kadastro Müdürlüğüne iade edilemeyeceği, zira dinlenilmesi yasak olan bilirkişilerin dinlenilmiş olmasının maddi hukuku değil usul hukukunu ilgilendiren bir eksiklik olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 27/5 maddesindeki düzenlemenin emredici nitelikte olup hakime takdir hakkı bırakmadığı, itirazlı parsellere ilişkin olarak uyuşmazlığı çözmek ve sicil oluşturmakla yükümlü olan kadastro hakiminin uyuşmazlığı esastan çözümlemesi gerekirken, çekişmeli parsel tutanaklarının hukuken yok hükmünde kabul edilerek dosyanın gereğinin ifası için Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesinin isabetsiz olduğu" husularına değinilmek suretiyle bozulmuştur. Mahhkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacı ... mirasçıları ve arkadaşlarının davalarının reddine, davacı Hazinenin davasının kısmen kabulüne, çekişmeli 243, 248, 250, 251, 252 ve 253 parsel sayılı taşınmazlar ile çekişmeli 249 parsel sayılı taşınazın 22.05.2017 havale tarihli bilirkişi raporuna ek krokide (B) harfi ile gösterilen 293.010,52 metrekarelik bölümünün tespit gibi tescillerine, çekişmeli 249 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 219.764,63 metrekarelik bölümünün ise davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Mahkemece, davalıların yargılama sırasında sundukları vergi kayıtlarının çekişmeli taşınmazları kapsadığı, yüzölçümlerinin tespite esas tapu kayıtlarının yüzölçümlerinden fazla olduğu, bu nedenle vergi kayıtlarındaki miktarlara itibar edilmesi gerektiği, vergi kayıtlarının miktar fazlası olan bölümler yönünden ise 249 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümü dışındaki bölümler yönünden zilyetlikle kazanım şartlarının davalılar lehine oluştuğu gerekçesiyle, yazılı şekilde davacı Hazine’nin davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir. Davalıların keşif esnasında sundukları vergi kayıtlarının mükellefinin kim olduğu ve davalılar ile ne gibi bir akdi ya da ırsi ilişkisi bulunduğu araştırılmamıştır. Öte yandan, keşifte yapılan tapu ve vergi kayıt uygulaması, söz konusu kayıtların revizyon gördüğü dava dışı tüm taşınmazların uygulama sırasında dikkate alınmaması ve gösterilen sınırların fen bilirkişisi raporunda denetime ve keşfi takibe uygun şekilde gösterilmemesi nedenleriyle yetersizdir. Bu tür eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, çekişmeli taşınmazların tespitlerine esas alınan tüm tapu kayıtları tesislerinden itibaren revizyon bilgileriyle, çekişmeli taşınmazlara komşu olan tüm taşınmazların kadastro tutanak örnekleri varsa dayanağı olan belgeler ile birlikte, davalıların dayandığı 1938 tarih 6, 7 ve 9 numaralı vergi kayıtlarının okunaklı ve revizyon durumlarını gösterir onaylı örnekleri getirtilmeli, davalı tarafa vergi kayıt mükellefi ile aralarındaki akdi ya da ırsi ilişkinin belirlenmesi bakımından açıklama ve ispat hakkı tanınmalı, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra mahalli bilirkişiler, sağ olan tespit bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları, uzman fen ve ziraatçı bilirkişiler hazır olduğu halde taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca tespite esas tapu kayıtları ile aradaki akdi ya da ırsi ilişkinin ispat edilmiş olması şartıyla davalılarca dayanılan vergi kayıtları ait olduğu taşınmazlar bakımından yerel bilirkişi yardımı ve uzman fen bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtlarının kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli, haritası bulunmayan kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı, fen bilirkişisine tüm kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri gerekirse ayrı ayrı düzenlenecek haritalarda işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin mahalli bilirkişi ve tanık sözleri, çekişmeli taşınmazlara dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanağı olan kayıtlarla denetlenmeli, böylelikle keşfi takibe ve denetime uygun rapor tanzim ettirilmeli, tapu ve vergi kayıtlarının çakışması halinde, sadece vergi kaydı kapsamında kalan bölümler bakımından zilyetliğin de bulunması gerektiği hatırdan çıkarılmayarak, belgeli edinme kuralı bakımından miktarı yüksek olan kayda değer verileceği düşünülmeli, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uymadığının ya da kısmen uyduğunun anlaşılması halinde, miktar fazlası bölümler yönünden zilyetlik araştırması yapılmalı, bu kapsamda; zilyetliğin öncesinde kimde olduğu, kimden kime intikal ettiği, başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi, sınırlarında mera, harman yeri vs. gibi umumun kullanımına tahsis edilmiş taşınmazlar var ise bu taşınmazlardan elde edilip edilmedikleri ve ne şekilde ayrıldıkları husularında mahalli bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, beyanların çelişmesi halinde yüzleştirme yapılarak, tespit tutanakları içeriğine aykırı sonuçlara ulaşılması halinde sağ olan tespit bilirkişileri dinlenilerek çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı, ziraatçı bilirkişiden; taşınmazların fotoğraflarının da yer aldığı, mevcut ve geçmişteki nitelikleri, üzerlerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, ne kadar süredir ne şekilde kullanıldıkları, sınırlarında mera, harman yeri vs. gibi umumun kullanımına tahsis edilmiş taşınmazlar var ise bu taşınmazlardan elde edilip edilmedikleri ve ne şekilde ayrıldıkları hususlarında komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir ayrıntılı ve gerekçeli raporlar alınmalı, bundan sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13 ve 14. maddesindeki hükümler gözetilerek toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.