Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.10.2010 gün ve 2009/6 E., 2010/454 K. sayılı kararın incelenmesinin davacı tarafça istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.04.2011 gün ve 2011/2625-4578 sayılı ilamı ile;
“…Davacı vekili, davalı yanca müvekkilinin keşidecisi bulunduğu ancak bedelsiz kalan bononun müvekkili aleyhine takibe konu edilmiş ise de, anılan bonoda davalının muvazaalı şekilde ciranta olarak bulunduğunu belirterek, bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk hükümde davanın kabulüne karar verilmiş, temyiz edilen bu hüküm Dairemizin 2008/2516 E, 2008/9332 K ve 10.10.2008 tarih sayılı kararıyla bozulmuştur.
Mahkemece bu kez bozma kararına uyularak davalı tarafın takibe konu bononun yetkili hamili olduğu, bu bonoyu kötüniyetli elinde bulundurmadığı, davacı tarafın yemin deliline de yanaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan ve yukarıda belirtilen Dairemiz bozma kararında “…hükme esas alınan bilirkişi raporu dava konusu senette sıfatı bulunmayan dava dışı ..... Reklam Ajansı –M. A. K. şahıs firmasının defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenmiştir. Davalı,dava dışı bu şirketin anılan senetle ilgisinin bulunmadığını ve kendisinin iyiniyetli hamil olduğunu savunmuştur. Bu durumda mahkemece TTK.nun 599.maddesi uyarınca davalının kötüniyetli hamil olup olmadığı hususunun senedin tarafları ve ciranta gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde araştırılıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği….” açıkça belirtilmiştir.
Mahkemece Dairemizin söz konusu bozma kararına uyulduğu halde bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Zira dava konusu bonoyu davalıya ciro eden ....Reklam İlan ve Emlakçılık Tic.Ltd.Şti.’nin ticaret sicilinden gelen kayıtlarına göre davalı T.A.’ın bu şirketin ortağı ve tek temsilcisi olduğu açıkça görülmektedir. Bu durumda mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup TTK’nun 599.maddesi de tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 7.9.2003 vadeli bonodan dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı yanca müvekkilinin keşidecisi bulunduğu, ancak bedelsiz kalan bononun müvekkili aleyhine takibe konu edilmiş ise de, anılan bonoda davalının muvazaalı şekilde ciranta olarak bulunduğunu belirterek, bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitine ve %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk hükümde davanın kabulüne karar verilmiş, temyiz edilen bu hüküm Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2008/2516 E, 2008/9332 K ve 10.10.2008 tarih sayılı kararıyla bozulmuştur.
Mahkemece bu kez bozma kararına uyularak, davalı tarafın takibe konu bononun yetkili hamili olduğu, bu bonoyu kötüniyetli elinde bulundurmadığı, davacı tarafın yemin deliline de yanaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Daire’ce metni aynen yukarıda alınan gerekçeler ile karar bozulmuş; yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Açıklanan maddi olgu, iddia ve savunma ile bozma ve direnme kararlarının kapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; uyulmasına karar verilen Yargıtay 19. Hukuk Daire’sinin 10.10.2008 gün ve 2008/2516-9332 sayılı bozma kararında işaret edilen eksikliklerin mahkemece yerine getirilip getirilmediği; buradan varılacak sonuca göre davalının TTK 599.maddesi hükmü gereğince kötü niyetli hamil kabul edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun ‘Defiler’ başlıklı 599.maddesinde, “Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan defileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoliyle yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur.” denilmiştir.
Anılan madde hükmüne göre; poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def’ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil poliçeyi iktisap ederken savunmaya esas olan durumu bile bile ve borçlunun zararına hareket etmiş ise borçlu bu savunmayı alacaklıya karşı ileri sürebilir. Bu maddede öngörülen borçlunun zararına bile bile hareket ve kötüniyetin ise yasa koyucu herhangi bir yazılı isbat şeklinde söz etmediği cihetle, şahit dahil her türlü delille ispat edilebileceğinin kabulü gerekir.
Açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; Özel Dairenin ilk bozma ilamında da işaret ettiği gibi, icra takibine dayanak yapılan ve davaya konu edilen bonoyu davacı keşide ederek lehtar ... Reklam İlan ve Emlakçılık Ticaret Limited Şirketi’ne vermiştir. Bahse konu bono lehtar tarafından davalı-icra takibinin alacaklısı Tören Aray’a ciro edilmiş, davalı tarafından icra takibine konulmuştur.
Dosya içerisinde bulunan 10.3.2005 ve 30.5.2006 tarihli Ticaret Sicil Memurluğu’nun yazı ekinde bulunan Ticaret Sicil Gazetelerinden, davalı-alacaklı T. A.’ın, ... Reklam İlan ve Emlakçılık Ticaret Limited Şirketi’nin 30.7.1999 tarihinde kurucularından olduğu, 18.11.2004 tarihinden itibaren 25 yıllığına şirketi temsile yetkili müdürü olarak seçildiği açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece belirtilen bu yönler üzerinde durulup TTK’nun 599.maddesi de tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak karar verilmesi gerekirken, aksine gerekçelerle görevsizliğe dair önceki kararda direnilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.