11. Hukuk Dairesi 2017/1163 E. , 2018/6852 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10/02/2016 tarih ve 2014/1323-2016/87 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, şirketin 2002, 2003 ve 2004 faaliyet yıllarına ilişkin 05/05/2006 tarihli yapılan Olağan Genel Kurulunda; 09.11.2005 tarihli Denetim Kurulu Raporu okunduğunu, Genel Kurulun 5 nolu kararı ile şirketi zarara uğratan davalılar aleyhinde mali sorumluluk davası açılmasına ve bu hususta şirket denetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiği, şirket kasa hesabında muhasebe kayıtlarında gözükmekle birlikte fiilen mevcut olmayan nakit paranın (24,43 YTL) gerekli takip yapılmayarak zarara dönüşmesinden ve “Sayım ve Tesellüm Noksanları Hesabına“ atılmadığını, ... 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 01.08.2003 – 2003/391 ile 26.08.2003 tarih 2003/442 esas sayılı ve 2003/443 esas sayılı müt.tedbir kararına aykırı olarak / hiçbir getirisi olmayan 2002-2003-2004 yıllarına ait iştirak hissesi alım–satımı sonucu oluşan 4.823.610.35 TL"lik somut zarar meydana geldiğini, davalıların ayrıca bir başka grup şirketi ... A.Ş.’ye usulsüz şekilde 6.790.000.00 TL para transferi gerçekleştirdiklerini ileri sürerek şimdilik 10.000.00 TL şirket zararının davalılardan faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 17.10.2007 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, dava değerini 11.613.634.78 YTL‘ye arttırmıştır.
Davalılar vekilleri, talebin zamanaşımına uğradığını, şirketin 2002-2003-2004 faaliyet yıllarına ilişkin yapılan genel kurul toplantısında bilanço ve kâr-zarar hesaplarının oy birliği ile onaylandığını, genel kurulun ibra iradesinin tersine sorumluluk davasının açılamayacağını, zararla eylem arasında uygun neden-sonuç ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ... 2.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 01/08/2008/391 ile 26/08/2003 tarih 2003/442 sayılı ve 26/08/2003 tarih 2003/443 sayılı müteferrik tedbir kararlarına aykırı olarak firma kasasından çok sayıda tahsilat ve ödemelerin yapıldığı, bir kısım ödemelerin ticari dayanaktan yoksun bazı grup firmalarına fon aktarımı amacı ile yapıldığı, tedbir kararından sonra yapılan bu ödemeler ile ... Gıda A.Ş."nin kendi kaynaklarını yersiz olarak kaybettiği, yanıltıcı bilançonun genel kurulda ibraya neden olduğuna ilişkin herhangi bir veri sunulmadığı, şirket genel kurulunun geriye yönelik bir kararla 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait mevcut ibra kararlarını ortadan kaldırmasının mümkün olmayacağı, kasa noksanı olan 24,43 YTL, iştirak hisse alım/satımından 4.823.610,35 YTL, ... A.Ş.’ye para aktarımından 6.790.000,00 YTL olmak üzere toplam 11.613.634,78 YTL’lik işlemlerde imzası bulunan yönetim kurulu üyeleri olan davalılar ..., ... ve ..."ın işletmenin kaynaklarını ticari amaçları doğrultusunda şirketin ticari faaliyetleri için kullanması gerekirken, ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranarak grup içi şirketlere, değersiz aktiflere ve çeşitli masraf unsurlarına yönelik kullanımı ve bu şekilde şirketin bilerek ve isteyerek zarara uğratılmasına ve şirket varlıklarında azalışa neden olmak suretiyle ... madde 2, 20, 30, 336/5 "i ihlal ettikleri, yine denetim kurulu üyeleri olan davalılar ... ve ..."dan ... madde 353/3, 354 ve 359"un kendilerine yüklediği kontrol ve uyarı görevlerini yapmamaları nedeniyle sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, 6762 sayılı ...’nın 341. maddesi uyarınca, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, davacı şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin davanın kabulü kararını sadece davacı yan faiz başlangıcı yönünden temyiz etmiştir.
Davacı, alacağın zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, üç ayrı alacak kalemi yönünden davalıların kusur ve sorumluluğu bulunduğunu tespit etmiş, alacak kalemleri toplamına dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Ancak, haksız fiilde zarar sorumlusu ihbar ya da ihtara gerek olmaksızın, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte temerrüde düşeceğinden, alacağa da haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu itibarla davalıların kusur ve sorumluluklarının bulunduğu tespit edilen alacak kalemleri yönünden zararın usulsüz işlem tarihlerinde gerçekleştiği kabul edilerek temerrüd faizi başlangıç tarihinin her bir alacak kalemi yönünden ayrı ayrı ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm fıkrasında açıkça gösterilmesi ve ıslahla arttırılan miktara da yine temerrüd tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.