14. Ceza Dairesi 2018/3800 E. , 2018/5724 K.
"İçtihat Metni"Çocuğun basit cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından (iki ayrı mağdura yönelik) sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103/1-a, 109/2, 109/3-f, 109/5, 62. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 6 ay hapis ve iki kez 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.12.2014 gün ve 2014/225 Esas, 2014/273 sayılı Kararının Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 09.04.2015 gün ve 2015 gün ve 2015/1657 Esas, 2015/5475 Karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmesini müteakip, sanık müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi isteminin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 318. maddesi gereğince kabule değer olmadığına ilişkin aynı mahkemenin 21.10.2015 gün ve 2014/225 Esas, 2014/273 sayılı Ek kararına yönelik itirazın reddine dair Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 günlü, 2015/570 Değişik İş sayılı Kararının;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir” şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren heyette yer alan hakimler ... ile ..."nın olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümde belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.02.2018 gün ve 94660652-105- 81-8120-2017-KYB sayılı kanun yararına bozma yazısına atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelenerek gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.12.2015 günlü, 2015/570 Değişik İş sayılı Kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 03.10.2018 tarihinde üye ..."in karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sayın çoğunlukla aramızdaki anlaşmazlık, bir hükmün tekrar ele alınması ile başlayan ve Ceza Muhakemesi Kanununun (CMK.) 311 ve devamı maddelerinde yargılamanın yenilenmesi başlığıyla düzenlenmiş olağanüstü nitelikli kanun yolu sürecinin başından itibaren CMK"nın 23/3. maddesinde düzenlenen yasağın uygulanıp uygulanmayacağına yöneliktir.
CMK"nın 23. maddesi "(1) Bir karar veya hükme katılan hâkim, yüksek görevli mahkemece bu hükme ilişkin olarak verilecek karar veya hükme katılamaz.
(2) Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz.
(3) Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz." Şeklindedir.
Madde gerekçesinde genel ilke olarak hakimlerin önceden aynı işte soruşturmaya katılmamış olmalarının tarafsızlığı sağlanması için gerekli olduğundan bahisle, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin (İHAM) kararlarına atıfta bulunularak, Mahkemenin, hakimin önce soruşturmasını yaptığı ya da soruşturma işlemlerine katıldığı davadaki usul işlemlerine katılmasını hukuka aykırı saydığı belirtilmiştir.
3. fıkra gerekçesinde ise yargılamanın yenilenmesi talebi halinde de önceki yargılamada görev alan hakimin aynı işte görev alamayacağı şeklinde üçüncü fıkra eklenmiştir. Böylece aynı uyuşmazlık hakkında daha önce kanaatimi belirtmiş olan hakimin daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek hakim tarafsızlığı bu şekilde sağlanmak istenmiştir. Denmiştir.
İnsan Hakları Avrupu sözleşmesinin (İHAS) 6. maddesi Adil Yargılanma hakkını düzenlemektedir. Madde yargılamanın bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yapılması gerektiğini hükme bağlamıştır. İHAM. ise bu maddeye atfen verdiği kararlarında, tarafsızlığın; önyargının ve tarafgirliğin bulunmamasını ifade ettiğini, sözleşmenin 6. maddesine göre tarafsızlığın bulunup bulunmadığının çeşitli şekilde test edilebileceğini, yargıcın belirli bir davada kişisel kanaatlerini belirleme çabasını subjektif test olarak, yargıcın dava konusunda haklı kuşku duyulmasına engel olacak güvencelere sahip olup olmadığının belirlenmesini objektif test olarak ayrı ayrı değerlendirmek gerektiğini belirtmiş, "Bu durumda tarafsızlığından kaygılanmak için haklı sebeplerin bulunduğu bir hakim davadan çekilmelidir. "Tehlikede olan şey demokratik bir toplumda mahkemelerin halka vermek zorunda oldukları güven duygusudur" demiştir. Bu güven duygusunun verilebilmesi için soruşturma aşamasında hehangi bir şekilde davayla ilgilenmiş bir kişinin hakim olarak davaya bakamayacağını, bakmasının bu güven duygusunu zedeleyeceğini, bu durumda halkın Hakimin yeterli tarafsızlık güvencelerine sahip olmadığından kaygı duyma hakkı olduğunu vurgulamıştır.(AİHM PIERSACK/BELÇİKA kararı 01.10.1982 STRAZBURG 8692/79)
Dikkat edilirse hem kanun maddesi hem de İHAM davadan ve yargılamadan bahsetmektedir. Soruşturma sırasında yapılan işlemler bu uygulamanın dışındadır. Eğer ilkenin soruşturma sırasında yapılan işlemleri de kapsadığı kabul edilirse davaya bakacak hakim bulmakta sıkıntı yaşanır ki Kanun Koyucu bu endişeyle 5320 sayılı Kanunun 11. maddesini düzenleme gereği duymuştur. Bu düzenlemeye göre soruşturma aşamasında savcı gibi soruşturma yapmak zorunda kalan hakim (CMK 163. md) kovuşturmaya katılamayacaktır. ...daki başka bir nedenle bir şekilde dava hakkında soruşturma sırasında karar veren, mesela, tutuklama kararı veren hakim kovuşturmaya bakabilecektir. Dolayısıyla yargılamının yenilenmesi sürecini bu bağlamda yorumlamak ve değerlendirme gerekir.
CMK yargılamanın yenilenmesini üç aşamada ele almıştır.
Sürecin ilk aşaması yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule şayan olup olmadığının değerlendirilmesi aşamasıdır. (CMK 318. md.) İstem kabul edilir ise ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada mahkeme delil toplama işini gerçekleştirecektir. Kanun bu aşamanın soruşturma aşamasındaki usüllere göre yapılacağını açıkca hükme bağlamıştır. Hakim bu aşamada savcının soruşturma aşamasında yaptığı gibi tüm delilleri toplar. Deliller toplandıktan sonra 3. aşamaya geçilir, bu yargılamanın yenilenmesi ve ardından duruşma açılması aşamasıdır. Yani kovuşturma başlar. (CMK"nın 321. md)
Aynı hakimin tüm aşamalarda görev alabileceğini kabul ettiğimizde delilleri toplayan ve duruşma açılmasına karar veren hakimle duruşmayı yapan hakimin aynı kişi olmasını kabul etmiş oluruz ki bu bir nevi savcı ve hakimin aynı kişi olmasına tekabül edecektir. Bu durum CMK"nın 23. maddesine kesin aykırılık oluşturur.
CMK"nın 23/3. madde ve fıkrası "Yargılamanın yenilenmesi halinde" önceki yargılamada görev alan hakimin aynı işte görev alamayacağını hükme bağlamıştır. Yargılamanın yenilenmesi istemi üzerine dememiştir. CMK"nın 311 ve devamı maddelerinde 3. aşama olan duruşma açılmadan önceki aşamaların tümüne "Yargılamanın yenilenmesi istemi" üzerine verilecek karardan bahsetmektedir. Son aşamaya "Yargılamanın yenilenmesi" demektedir. CMK"nın 315. maddesi yargılamanın yenilenmesi kabul edilemez derken yine son aşamadan bahsetmekte, duruşma açılması kabul edilemez demektedir. CMK"nın 316 ila 321. maddelerinde ise yargılamının yenilenmesi isteminden bahsetmektedir. CMK"nın 321/2. madde ve fıkrası ise "Yargılamanın yenilenmesine ve duruşma açılmasına karar verir" şeklindedir. Kanun koyucu "Yargılamanın yenilenmesi istemi" tabiri ile "Yargılamanın Yenilenmesi" tabirini bilinçli olarak kullanmıştır. Dolayısıyla CMK"nın 23. maddesinin hakimin davaya bakamayacağı hali son aşamasıyla sınırlı tutmuştur. Bu nedenle Yargılamanın Yenilenmesi halinde demiştir. Bu nedenlerle kararı veren hakim yargılamının yenilenmesi istemi hakkında bir karar verebilecektir. Tabii ki yargılamayı yapan hakim ile yenileme istemi hakkında karar verecek hakimin aynı kişi olmasının sakıncaları vardır. Ancak Kanun koyucu bu sakıncaları kabul edilebilir, katlanılabilir sakıncalar olarak görmüş ve yasağı duruşma aşamasına hasretmiştir. Bunun yanında verilecek kararların itiraza tabi olduğunu hükme bağlayarak, tarafsızlık endişesini ortadan kaldırmıştır. İtiraz mercii yeni bir karar verecek ve endişe ortadan kalkacaktır.
Bunun yanında karar veren hakimin istemi değerlendiremeyecek olmasının sakıncaları da vardır. Bu kabul edildiğinde hakim tarafların kişiliğini bilmediği davanın öncesi hakkında bilgi sahibi olmadığı ve yargılama sürecine vakıf olmadığı için hem vereceği karar zaman alacak hem de verilecek karar tam anlamıyla tatmin edici olmayacaktır. Bu sakıncanın giderilmesi için CMK da düzenlenen itiraz müessesesinde olduğu gibi istemi karar veren mahkemenin ya da hakimin değerlendirip buna ilişkin görüşünü gerekçesineyazmasında büyük yarar vardır. Zaten ret kararı itiraza tabidir ve itiraz edildiğinde farklı bir hakim ya da heyet dosyayı inceleyerek kararı veren hakimin gerekçesini de dikkate alarak yeni bir karar verecektir. Ayrıca bunun sakıncalarından bir diğeride bir süre sonra karar verecek hakim ya da heyet bulmakta zorluklar yaşanacak olmasıdır. Yukarda belirtildiği gibi 5320 sayılı Kanunun 11. maddesi bu mülahazalara dayandırılarak ihdas edilmiştir. Aynı dava hakkında birden çok yenilenme isteminin bulunması halinde özellikle küçük adliyelerde istemi değerlendirecek hakim bulmak mümkün olmayacaktır. Buna ilişkin İstanbul Anadolu Adliyesi 14. Asliye Ceza Mahkemesinin (Ümraniye 2. Asliye Ceza) 2009/2237 Esas, 2011/667 Karar nolu kararı örnek olarak gösterilebilir. İstemin bir çok kez tekrarlanması nedeniyle davayı en son 18. Asliye Ceza Mahkemesi incelemiştir.
Bu nedenlerle CMK"nın 23/3. madde ve fıkrasında hükme bağlanan yasağın sadece CMK"nın 321/2. maddesinde belirtilen yargılamanın yenilenmesi ve duruşma açılması aşamasından sonrasını kapsadığı önceki aşamalar için yasağın bulunmadığı kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.