11. Hukuk Dairesi 2019/2823 E. , 2020/840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/06/2017 tarih ve 2016/90 E-2017/264 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 18/04/2019 tarih ve 2018/1020 E- 2019/470 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, spinner adı verilen ve yaygın olarak kapalı alanda kullanılan özel bisikletlerin dünya çapında ilk üreticisi olduğunu, bu özel bisikletlerle müzik eşliğinde yapılan spinning programlarının orijinal yaratıcısı olduğunu, müvekkili şirketin “SPINNING” ve “SPINNER” markalarının bugün için dünyanın birçok ülkesinde spor salonlarında yaygın olarak kullanıldığını, ayrıca uzun yıllardır Türkiye’de de bilinip kullanılmakta olduğunu, Türkiye’nin en büyük spor salonlarının hemen hepsinde spinning derslerinin müvekkilinin “SPINNING” ve “SPINNER” markaları altında ürettiği ürünler ile yapıldığını, müvekkili şirketin “SPINNING” ve “SPINNER” markalarının TPMK nezdinde sırasıyla 2005/51247 ve 2005/51246 tescil numaralarıyla 29.11.2005 tarihinden bu yana 25, 28 ve 41. sınıftaki ürün ve hizmetler üzerinde tescilli olarak korunmakta ve aktif bir şekilde kullanılmakta olduğunu, müvekkili şirketin “SPINNING”, “SPINNER” ve diğer tüm markalarının dünya çapında yaklaşık 70 ülkede tescilli olarak korunmakta olduğunu, müvekkiline ait “SPINNER” ve “SPINNING” esas unsurlu markalara ayırt edilemeyecek derecede benzer olan “URBAN SPINNERS” markasının TPMK nezdinde 25. ve 41. sınıflarda tescili için 25.08.2014 tarih ve 2014/68996 sayı ile başvuruda bulunulduğunu, “SPINNING” ve “SPINNER” markalarının tanınmış marka olduğunun aşikar olduğunu, markanın tescilinin müvekkilinin tanınmışlığından haksız çıkar sağlanmasına yol açacağını, müvekkilinin “SPINNER” ve “SPINNING” markası üzerindeki gerçek hak sahipliğinin de dikkate alınması gerektiğini ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 2015-M-10779 no"lu kararının iptaline ve davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının itirazına mesnet markalarından 2005/51247 sayılı “spinning” ibareli markası ile davalının “urban spinners” ibareli başvuru markası arasında karıştırmaya yol açabilecek derecede benzerlik bulunmadığını, öte yandan davacının 2005/51246 sayılı “spinner” ibareli markasıyla başvuru markası karşılaştırıldığında kısmen bir benzerlik bulunsa da markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin tamamen farklı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, itiraza mesnet markaların asıl ve ayırt edici unsurunun SPINNER ve SPINNING ibaresinden oluştuğu, her iki markanın İngilizce bir kelime olan spin ibaresinden türetildiği, "NER" ve "NING" eklerinin de kelime anlamını topaç veya döndürme şeklinde algılanmasının değiştirmediği, sıradışı bir kelime ve hece diziliminden ibaret özgün bir marka olduğu, SPINNER ve SPINNING ibarelerinin markaların asıl ve ayırt edici unsuru olup somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, uzun yıllardan bu yana gerçekleşen kullanım karşısında ayırt ediciliğinin yükselmiş bulunduğu, davalı başvurusuna konu işarette de asıl ve ayırt edici unsurun SPINNERS ibaresi olduğu, Urban ibaresinin kentsel anlamına geldiğini, esasen markayla sunulacak ürün ve hizmetlerle gerçekleştirilecek faaliyetin kentli yaşamın olumsuzluklarının giderilmesine yönelik olduğuna işaret ettiği, bu hâli ile başvuru konusu işaretin, davacı markasıyla anlamsal, görsel ve sescil olarak bıraktığı umumi intiba itibariyle aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer mahiyette bulunduğu, davalının tamamen özgün sıradışı bir kelime ve hece diziliminden oluşan davacıya ait işaretin ayırt edilemeyecek derecede benzeri olan başvuru konusu bu işareti neden marka olarak seçtiği konusunda kabul edilebilir bir savunmasının olmadığı, davacının Türkiye"de tescilli SPINNER ve SPINNING ibareli markalarının 25, 28 ve 41.sınıf ürün ve hizmetleri içerdiği, bu ürün ve hizmetlerin genel olarak tüm ortalama tüketicilere hitap ettiği, başvurunun ise 25 ve 41.sınıflardaki ürün ve hizmetleri içerdiği, bu ürünlerin de genel olarak her kesimden ortalama kullanıcılara hitap eder nitelikte olduğu, her iki taraf markalarındaki ürün ve hizmetlerin özellikle üretim yöntemlerinin ve üretici firmaların aynı tür ürünlerin üretimlerini gerçekleştiriyor olmaları, toptan veya perakende piyasaya sunumlarına ilişkin dağıtım kanallarının ortaklığı, birbirlerini tamamlama olanaklarının bulunması, hedeflenen halk kesimlerinin ortak olması, özellikle işaretin asıl ve ayırt edici unsurlar itibariyle özgün ve ayırt ediciliği yüksek olan davacı markası ile ayırt edilemeyecek derecede benzerliği ile düşük düzeyli ürün benzerliğinin yüksek düzeyli marka benzerliği ile telafi edilebilir bulunması ve bunun yanında işletmesel bağlantılandırma ihtimalinin mevcudiyeti karşısında aynı tür sayılmalarının zorunlu olduğu, SPINNER ve SPINNING ibareli markaların tanınmış marka olduğu, gerçek hak sahibinin davacı olduğu, markalarının çok uzun zaman öncesinden bu yana ihdas ve istimal edildiği, ilgili piyasada tek başına bulunduğu, bir an için farklı tür sayılabilecek 25 ve 41.sınıftaki mal ve hizmetlere karşı 556 sayılı KHK"nın 8/4.maddesi hükümlerine göre de korunmasının zorunlu olduğu, davacı markasının tanınmışlık yahut bilinirliğinden doğan imajın 25 ve 41.sınıf ürünlere transferinin mümkün olduğu, başvuru markasının tescili halinde davacı markasının ayırt edici karakterinin zedeleneceği, markanın reklâm gücü ve tüketici nezdinde oluşturduğu güvenin sarsılacağı, markanın hizmetleri ayırt etme gücünün yavaş yavaş yok olarak sulandırılacağı, 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesi uyarınca davalı başvurularının tescilini engelleme olanağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK"nın 2015/M-10779 sayılı kararının davacı itirazının reddi yönünden iptaline, davalı adına tescilli 2014/68996 sayılı markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekilinin ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 03/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.