13. Hukuk Dairesi 2018/6002 E. , 2020/5540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, işçi alacakları konusunda açacağı dava için ... Barosu Adli Yardım Bürosuna adli yardım talebinde bulunduğu ve davalı avukatın kendisine 21/12/2009 tarihinde vekil olarak atandığını, davalıya 18/01/2010 tarihnde vekaletname çıkardığını, açılacak dava ile ilgili gerekli bilgileri verdiğini, telefonla aramalarına rağmen davalının kendisine dava dosyası hakkında iki yıla yakın bir süredir bilgi vermediğini, yaptığı araştırmada davalının açması gereken davayı açmadığını öğrendiğini, bunun üzerine davalıyı 10/10/2011 tarihinde azlettiğini, azilnamenin davalıya tebliğ edildiği gün davalının İş Mahkemesinde dava açtığını ancak davanın zamanaşımı nedeni ile reddedildiğini, ret sebebi ile aleyhe 1.500,00TL avukatlık ücretine hükmedildiğini, verilen ret kararından sonra davalıya 29/04/2014 tarihli ihtarnameyi göndererek oluşan zararı talep ettiğini, cevabi ihtar ile davalının ödemeyi kabul etmediğini beirterek kıdem ve ihbar tazminatları, aleyhe hükmedilen vekalet ücreti, yargılama giderleri ve bunların faizleri nedeni ile toplam zararının 13.658,73TL olduğunu, bu zararın işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 10.089,39 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, vekaletname verdiği davalı avukatın, açması gereken davayı süresinde açmaması nedeni ile oluşan zararının davalıdan tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, gereken masraf ve bilgilerin verilmediğini, ayrıca davacının iş yerinden istifa ettiğini, bu nedenle açılacak davada kıdem ve ihbar tazminatını zaten alamayacak olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, alınan ilk bilirkişi raporunda, davalının, davayı 20 aylık gecikme ile açmasının avukatlık mesleğinin gerektirdiği özen ve güven ilkelerine ters olduğu, fakat davacının istifa ile işten ayrılmış olması nedeni ile dava süresinde açılmış olsaydı da mahkemece kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmeyecek olduğu kanaati bildirilmiş olup alınan ikinci raporda ise, yine geç açılan dava nedeni ile davalı avukatın kusurlu olduğunun bildirilmesi yanında davanın süresinde açılmış olması durumunda sonucun mahkeme kararı ile belirlenebileceği, bu nedenle istifa nedeni ile zaten kaybedileceği öngörüsünün yanlış olduğu bildirilerek, iş mahkemesine açılan davada alınan bilirkişi raporunda belirlenen kıdem ve ihbar tazminatları üzerinden faizleri hesaplanmış ve 10.089,39TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerektiği kanaati bildirilmiştir. Mahkemece, alınan ikinci bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de; dosyada alınan iki bilirkişi raporu arasında çelişki bulunduğu halde, mahkemece bu çelişki giderilmeksizin karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. O halde mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.