11. Hukuk Dairesi 2017/546 E. , 2018/6836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen ... 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 28/09/2016 tarih ve 2015/393 E. - 2016/296 K. sayılı dosyasında verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair davada ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 28/12/2016 tarih ve 2016/50-2016/52 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin tanınmış esas unsuru figüratif " ..." harfinden oluşan 34. sınıf ürünleri içeren 2006/11452, 2005/12837, 2011/110856, 2011/110858, 2011/110859 sayılı markaların sahibi olduğunu, anılan " ..." harfinin "..." kelime unsurunu oluşturan markalarda esas ve ayırt edici unsur konumunda bulunduğunu, davalı tarafça 03.07.2014 tarihinde yapılan 2014/84811 kod numaralı, "... " ibareli marka tescil başvurusuna, müvekkili şirketçe anılan markaları ile iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanılarak yapılan itirazın nihai olarak ... ... tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvuru konusu marka ile müvekkili şirkete ait markanın, aynı/benzer emtialar için tescile konu edilmiş olup başvurunun tescilinin müvekkilinin öncelik hakkına sahip markaları ile iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, ... ... kararının iptali, 2014/84811 başvuru sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, başvuru ile redde mesnet alınmaya çalışılan markaların kapsamlarında yer alan ürün ve hizmetler itibariyle ortalama düzeydeki tüketicilerin davacı markalarıyla başvuru konusu işareti karıştırmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacı markaları ile başvuru konusu işaretin 34. sınıf ürün ile hizmetler bakımından kısmen aynı türden ürün ve hizmetleri içerdikleri, davacının biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle özgün niteliği tartışmasız olan "..." ibareli markalarıyla davalının "... " ibareli başvurusu arasında, her iki markada bulunan "..." harflerinin düzenleme biçimlerinin, biçimlendirme, renklendirme, kaligrafi ve yönlendirme itibariyle tamamen farklı olduğu, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketicilerin davacının markalarını "..." olarak algılayacağı ve okuyacağı, ancak özel biçimle gerçekleştirilmiş yazım biçimini de gözeteceği, ortalama tüketicilerin "... " biçimindeki davalı başvurusunu da bütün olarak algılayacağı, başvuruda bulunan "..." harfinin davacının markalarında bulunan "..." harfinden biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle farklı olması ve özellikle de işarette ayırt edicilik bakımından "..." ibaresiyle birlikte gözönünde tutulması sebebiyle bu işareti davacının markalarıyla ilişkilendirilemeyeceği, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, davacının markasının tanınmış sayılması halinde de sonucun değişmeyeceği, esasen davalının da işaretinde yer alan "..." ibareli markasının da tanınmış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı taraf vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilince temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/11/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.