22. Hukuk Dairesi 2016/21124 E. , 2018/2737 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ve dahili davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 01.06.2007-28.02.2013 tarihleri arasında muhasebeci olarak haftanın 6 günü 10:00-22:30 saatleri arasında çalıştığını, yıllık izinlerin kullandırılmadığını beyanla fesih sırasında ödenmeyen fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 23.02.2015 tarihli dahili dava dilekçesiyle davacının Marko Market isimli alışveriş merkezinde çalıştığını, davacının hiçbir malvarlığı bulunmayan ... Alışveriş Merkezi Ltd. Şti"nde sigortalı gösterildiğini, davacının ... Market A.Ş."nin işlerini yaptığını, haklarını ödememek için bu yola başvurulduğunu beyanla ... Market A.Ş." nin de dahili davalı olarak davaya dahil edilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, ... Market A.Ş."ye husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı itirazıyla birlikte, davacının ... Ltd. Şti.nde asgari ücretle çalıştığını, haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, ticaret sicil kayıtlarında her iki davalı şirketin faaliyet adreslerinin aynı olduğu, ... isimli kişinin her iki davalı şirketin ortağı olduğu, yine dava sırasında dinlenilen tanıklarca davacının her iki davalı şirketin işlerini yürüttüğü anlaşılmakla şirketler arasında fiili bağlantının bulunduğu, dolayısıyla davacının alacaklarından her iki davalı şirketinde müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Öncelikle, 6100 sayılı HMK ve yargılama hukukumuzda zorunlu dava arkadaşlığı dışında, bir başka gerçek ya da tüzel kişinin dahili dava yolu ile davaya dahil edilmesi ve hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Sadece HMK.nun 124. maddesi kapsamında husumette yanılma halinde gerçek tarafa dava dilekçesi tebliğ edilir ve taraf teşkili sağlanır.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde davalı olarak sadece ... Alışveriş Merkezi Hiz. Tic. Ltd. Şti.’nin gösterildiği, 03.02.2015 tarihli celsede davacı vekilinin, çalışanların .... Şti.nde çalışır gösterilip işyerinin ... Market A.Ş. olarak faaliyetinin devam ettiğini belirterek ... Market A.Ş."yi davaya dahil etmek için talepte bulunduğu, Mahkemece verilen süre üzerine 23.02.2015 havale tarihli dahili dava dilekçesinin ... Market A.Ş." ne 12.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Hakkında usulüne uygun şekilde dava açılmayan ... Market A.Ş."nin dahili dava yolu ile davaya ithal edilmesi ve hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, Mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s.288).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 esas, 2007/337 karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile A.Ş."nin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Anonim şirketin tasfiyesine ilişkin hükümler limited şirketler hakkında da uygulanır.
Bir tüzel kişiliğin son bulmasını ifade eden fesih ve tasfiye işlemi, aynı zamanda Borçlar Hukukuna ilişkin bir hukuki işlem olup, bu karar ve işlemin hataya dayanması karşısında gerçek anlamda bir tasfiye işleminden söz edilemez. Hataya veya kasta dayalı, şeklen gerçekleşmiş bir tasfiyenin kaldırılmasının gerek o işlemi gerçekleştirenlerce, gerekse bundan zarar görenlerce istenebilmesi Borçlar Hukukunun temel kurallarından biridir. Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, hataya dayalı bir hukuki işlemin düzeltilmesine imkan tanınması kaçınılmazdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
Ticaret Sicili Müdürlüğü"nün 23.12.2015 tarihli 8974 sayılı yazısına göre davalı şirketin 14.12.2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiğinin tescil ve ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek yargılamanın ... Alışveriş Merkezi Hiz. Tic. Ltd. Şti. tüzel kişiliğine karşı devamının sağlanması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nda tasfiye memurunun görev ve yetkileri, tasfiyenin nasıl yapılacağı, alacaklıların haklarının nasıl korunacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmeyeceği hukuksal gerçeği de dikkate alınmalıdır.
Şu halde yapılması gereken iş; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.