21. Hukuk Dairesi 2016/18462 E. , 2017/2867 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin ve borcun iptaline, zamanaşımı itirazlarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı, zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı olarak muhtelif takip numaralı ödeme emirlerinin iptalini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına karşı yapılan yargılama sonucunda istemin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, dava konusu 26/10/2013 tarihinde düzenlenmiş olan ödeme emirlerinin en eski tarihli borç döneminin 1997/07.ay; en yeni tarihli borç döneminin 2004/07. ay dönemine ilişkin idari para cezası borçlarından dolayı davacı Belediye Başkanlığı adına düzenlenmiş olup borcun davacıdan tahsili için davalı Kurum tarafından takibe geçildiği, ödeme emirlerinin 26/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, eldeki davanın 31/12/2013 tarihinde olmak üzere süresi içinde açıldığı, davacı Belediye Başkanlığınca 14/10/2011 tarihinde 5510 sayılı Yasa Geçici 60. madde kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, 14/10/2014 tarihinde 6552 sayılı Yasa kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunulduğu, Belediye Başkanlığı"na ait 07/09/2015 tarihli yazı ile yapılandırma borcunun toplu olarak İller Bankası"ndan yapılan kesintilerden mahsup edilerek ödendiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 140. (5510 sayılı Yasanın 102.) maddesine göre tahakkuk ettirilen idari para cezalarının tahakkukunda, tahakkuk zamanaşımı, tahsil aşamasında da tahsil zamanaşımı ayrı ayrı uygulanır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan düzenlemelere göre, idari para cezalarının tahakkuk zamanaşımı süresi;
12.05.1993-05.08.2003 dönemindeki fiiller için 506 sayılı Yasanın 3910 sayılı Yasa ile değişik 140. maddesi uyarınca on yıldır.
06.08.2003-30.09.2008 dönemindeki fiiller için 4958 sayılı Yasa gereğince; beş yıl, olarak öngörülmüş ise de 4958 sayılı Yasa lehe hüküm getirdiğinden 3910 sayılı Yasa dönemi için lehe olan beş yıllık süre uygulanacaktır.
01.10.2008 tarihinden sonraki fiiller için 5510 sayılı Yasa"nın 102. maddesine göre 10 yıldır.
İdari para cezalarının zamanaşımı süresi doluncaya kadar tebliğ edilmesi gerekir.
İdari para cezalarının tahsil zamanaşımı; bazı hallerde tahakkuk edilip tebliğ edilmesinden itibaren yasal ödeme süresinin bittiği tarihten, bazı hallerde de ödeme süresinin bittiği tarihi izleyen takvim yılı başından itibaren işlemeye başlayacaktır.
Ödeme süreleri ise;
506 sayılı Yasanın 140 maddesinin 4958 sayılı Yasa ile 06.08.2003 tarihinde değiştirilmeden önceki haline göre; ödeme süresi tebliğ tarihinden yedi gün,
06.08.2003 tarihinden itibaren ödeme süresi onbeş gün,olarak uygulanır.
01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 102. maddesine göre ödeme süresi;tebliğ tarihinden itibaren 15 gün ise de zamanaşımı süresinin başlangıcı, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başı olan tarihtir.
İdari para cezalarının tahsil zamanaşımı süreleri;
08.12.1993 tarihinden önceki dönem için, ... alacakları Borçlar Kanunu 125. maddesindeki düzenlemeye tabi olarak ödeme süresinin bittiği tarihten itibaren on yıl,.
08.12.1993-05.07.2004 dönemi için 6183 sayılı Yasanın 102. maddesine göre, ödeme süresini takip eden takvim yılı başından başlayarak beş yıldır.
06.07.2004-30.09.2008 dönemi için, Borçlar Yasasının 125. maddesine göre, yasal ödeme süresinin bittiği tarihten itibaren on yıldır.
01.10.2008 tarihinden itibaren tahsil zamanaşımı; 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine göre; Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak, on yıl olarak uygulanacaktır.
Öte yandan; 6183 sayılı Kanun"un 103. maddesinde zamanaşımını kesen haller sayılmış olup kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. 25/12/2003 tarih 5035 sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 103. maddenin 1. fıkrasının 11. bendinde; "Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması " da zamanaşımını kesen bir sebep olarak sayılmış, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması, borç yapılandırılması da zamanaşımını kesen haller içinde yer almaktadır.
818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 133. maddesinde zamanaşımını kesen nedenler sınırlama getirmeksizin gösterilmiştir. Bunlardan borçlunun borcunu ikrar etmesi (alacağı tanıması), bu nedenlerden biridir. Borcun tanınması, tek yanlı bir irade bildirimi olup; borçlunun, kendi borcunun devam etmekte olduğunu kabul anlamındadır. Borç ikrarının sonuç doğurabilmesi için, eylem yeteneğine ve malları üzerinde tasarruf yetkisine sahip olan borçlunun veya yetkili kıldığı vekilinin, bu iradeyi alacaklıya yöneltmiş bulunması ve ayrıca zamanaşımı süresinin dolmamış olması gerekir. Gerçekte de borç ikrarı, ancak, işlemekte olan zamanaşımını keser; farklı anlatımla zamanaşımı süresinin tamamlanmasından sonraki borç ikrarının kesme yönünden bir sonuç doğurmayacağından kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu bağlamda BK. 139. maddesinden de söz edilmesi zorunludur.
Borçlar Kanununun 139. maddesi zamanaşımından feragati düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, borçlunun zamanaşımı defini ileri sürme hakkından önceden feragati geçersizdir. Önceden feragatten amaç, sözleşme yapılmadan önce veya yapılırken vaki feragattir. Oysa daha sonra vazgeçmenin geçersiz sayılacağına ilişkin yasada herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. O nedenle borç zamanaşımına uğradıktan sonra borçlu zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat edebilir. Zira, burada doğmuş bir defi hakkından feragat söz konusudur ve hukuken geçerlidir. Bu feragat borçlunun, ileride dava açılması halinde zamanaşımı definde bulunmayacağını karşılıklı olarak yapılan feragat anlaşmasıyla veya tek yanlı iradesini açıkça bildirmesiyle veyahut bu anlama gelecek iradeye delalet edecek bir işlem yapmasıyla mümkün olabileceği gibi, açılmış bir davada zamanaşımı definde bulunmamasıyla veya defi geri almasıyla da mümkündür.
Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zamanaşımı definden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiği, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 19/11/1963 T. 5924-6419 sayılı kararı) Dahası, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun da bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini ileri sürmesi çelişkili davranış yasağını oluşturur ve MK. md. 2. ye aykırıdır. Hukuken korunamaz ( HGK. 23.02.2000 gün ve 2000/15-71 E, 2000/116 K).
Bununla birlikte dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir nedenle dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek kalmıyorsa davanın konusuz kalması nedeniyle yargılamaya devam edilmesine gerek yoktur. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Dava tamamen veya kısmen konusuz kalabilir. Davanın kısmen konusuz kalması halinde talebin diğer kısmı yönünden uyuşmazlık devam eder ve mahkemece uyuşmazlığın devam ettiği talepler hakkında yargılamaya devam edilerek olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 25.01.2006 tarih ve 2005/10-766 E, 2006/16 K. sayılı kararı da aynı yöndedir. )
Somut olayda; her ne kadar Mahkemece zamanaşımı hukuksal nedenine bağlı olarak ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiş ise de davacı Belediye Başkanlığı tarafından 14/10/2011 tarihinde başvuru evrakı üzerine başkaca herhangi bir ihtirazî kayıt konulmadan yapılandırma müracaatında bulunduğu anlaşılmakla zamanaşımının borcu söndüren bir nitelikte bir savunma olmadığı, davacıya sadece ödemezlik def"i imkanı sağlayan hukukî müessese olduğu gözetildiğinde zamanaşımına uğramış bir borçla ilgili olarak yapılandırma talebinde bulunulmuş ise artık zamanaşımı hukuksal nedenine dayalı ödemezlik def"i ileri sürme imkanından yararlanılamayacaktır. Ayrıca 07/09/2015 tarihli Belediye Başkanlığı"nın yazısı ile 6552 sayılı Yasa kapsamındaki yapılandırma borcunun ödendiği belirtilmekle Mahkemece söz konusu yapılandırma başvurusunun dava konusu idari para cezası borçlarını da kapsayıp kapsamadığının araştırılmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.
Yapılacak iş; dava konusu ödeme emirlerinde yer alan idari para cezası borçlarının 6552 sayılı Yasa uyarınca ödenip ödenmediğini ve dolayısıyla davanın konusuz kalıp kalmadığını araştırmak, dava konusu idari para cezası borçlarının ödenmiş olması halinde konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek, dava konusu idari para cezası borçlarının ödenmemiş olması halinde ise davacı Belediye Başkanlığı"nın 14/11/2011 tarihinde yapmış olduğu yapılandırma başvurusunun 6183 s. Kanun"un 103. maddesinde sayılan zamanaşımını kesen sebeplerden olduğu gözönünde bulundurularak yeniden yapılacak değerlendirme ile çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davacı Belediye Başkanlığı yararına maktu vekalet ücretine hükmolunması gerekir iken nisbî vekalet ücretine hükmolunması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.04.2017 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.