Taraflar arasındaki "kadastro tespitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Korkuteli Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.09.2011 gün, 2010/43 E.- 2011/56 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar L. Y.ve A. C. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.02.2012 gün, 2012/2028 E. - 2482 K. sayılı bozma ilamı ile;
(…2010 yılında 3402 sayılı Kadastro Yasasına 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek–4. madde uyarınca 2/B madde alanlarında yapılan kadastro sırasında ......köyü 81 ada 14, 15 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasıyla belgesizden Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı ve davalıların kullanımında olduğu açıklaması yazılarak tarla niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar, taşınmazların ortak muris M.Ş.Y.’nın tüm mirasçılarının zilyetliğinde olduğu iddiasıyla beyanlar hanesindeki şerhlerin silinmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, taşınmazda orman kadastrosunun kesinleştiği 24.11.1990 tarihinden sonra hiçbir surette zilyetlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Yasasına 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen Ek–4. maddesi uyarınca 2/B madde alanlarında yapılan kadastro tespitine itiraza ilişindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 24.11.1990 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasanın 8. maddesi ile eklenen ek 4. maddesinde “6831 sayılı Orman Yasasının 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Yasalarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhtesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Yasanın 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.” hükmü yer almaktadır.
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, çekişmeli taşınmazların M.Ş."den kaldığını, mirasçılarının kullandığını, davalıların bu kullanım için Hazineye ecrimisil ödediğini bildirmişlerdir. Gerçekten de taşınmazların geldisi olan 81 ada 6, 7 ve 8 parsellere ilişkin 1999–2003 dönemine ait ecri misil belgeleri dosyada mevcuttur.
Ziraat uzmanı 19 parselin ham toprak, 14 ve 15 parsellerin ise tarım arazisi niteliğinde olduğunu açıklamıştır.
Mahkemece, öncesi orman olan taşınmazda sürdürülen zilyetliğin hüküm ifade etmeyeceği, orman kadastrosunun kesinleştiği 1990"dan sonra da hiç bir şekilde kullanım olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, bu durum yukarıda açıklanan bulgularla çeliştiği gibi, aynı zamanda tespit gibi tescile de karar verildiği için davalılar lehine konulan kullanım şerhleri aynı biçimde korunmuş olmaktadır.
O halde; mahkemece, taraflara delillerini bildirmeleri için uygun bir önel verilmeli, bundan sonra mahallinde yapılacak keşifte yerel bilirkişi, tutanak tanıkları ve taraf tanıklarından taşınmazların kimden kime kaldığı, kim veya kimler tarafından ne şekilde ve ne kadar süreyle kullanıldığı, davalılar tarafından kullanıldığının anlaşılması halinde, bu kullanımın kendi adlarına mı, yoksa tüm mirasçılar adına mı sürdürüldüğü yönünde ayrıntılı ve inandırıcı bilgiler alınmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir. Eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve Yasaya aykırıdır....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER: Davacılar L. Y.ve A. C. vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 5831 sayılı yasanın 8. maddesi ile 3402 sayılı yasaya eklenen ek 4 üncü maddesi gereğince muhtesat zilyedinin tespiti için yapılan kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, 81 ada 14, 15, 19 parsel sayılı taşınmazlarda 6831 sayılı yasanın 2/B madde uygulamasıyla muhtesat zilyedinin tespiti için yapılan kadastro tespiti çalışmalarında, kullanıcı olarak davalıların yazılmış olduğunu, dava konusu taşınmazların ortak murisleri babaları M. Ş.Y."ye ait olması ve ölümüyle de varislerine kalması nedeniyle M. Ş. Y.varislerinin kullanıcısı olarak yazılması gerektiğini ileri sürerek beyanlar hanesindeki şerhlerin silinmesi ve M. Ş. Y. mirasçıların 2/B ye göre kullanıcısı olarak yazılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, çekişmeli taşınmazların müvekkilleri tarafından zilliyet edildiği ve ecrimisil ödendiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıların muris babaları M. Ş.Y."nın miras hakkına dayandıkları, taşınmazlarda 24.11.1990 tarihinden sonra hiç bir suretle zilyetliklerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar L. Y. ve A.C. vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki karardaki gerekçeler genişletilerek direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacılar L. Y. ve A. C. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman dışına çıkarılan taşınmazlarda, muhtesat zilyedinin tespiti için yapılan kadastro tespiti sırasında orman dışına çıkarılmadan önceki zilliyetliğe değer verilip verilemeyeceği ve taşınmaz işgalciliğinin miras yolu ile intikal etmesine yasal olanak bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 6292 sayılı yasanın 6. maddesindeki hak sahiplerinin belirlenmesinde esas alınacak ilkeler ve aynı yasanın 6/10 maddesinde de hak sahipliğinin halefiyet yolu ile geçebileceğine ilişkin düzenleme dikkate alındığında, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar L. Y.ve A. C.vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/I maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.