Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15996
Karar No: 2017/6980
Karar Tarihi: 08.06.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/15996 Esas 2017/6980 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/15996 E.  ,  2017/6980 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR
    Davacı ..., ihale sonucu davalı ile yaptığı sözleşmeler kapsamında davalının çalıştırdığı dava dışı işçinin iş akdinin feshi nedeniyle doğan işçilik haklarından dolayı aleyhine açtığı davanın kabulü sonucu yapılan icra takibi nedeniyle, 34654,48 TL ödemede bulunduğunu, bu miktarın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, Davanın kısmen Kabulü ile, 25.808,33 TL nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikta davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dava, asıl işveren olan davacı idarenin, alt işveren olan davalı şirket tarafından bir dönem çalıştırılan işçinin açmış olduğu alacak davası sonucu ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
    Dava konusu olayda da davacı ile davalı şirket arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
    Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
    Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalardan sonra somut olayda davacıdan tahsil edilen işçilik alacakları, dava dışı işçinin 26/10/2000 ila 23/10/2009 yılları nezdindeki çalışmasını kapsamaktadır. Davalı son işveren olup 1/1/2009 tarihinde davacı ile imzaladığı 24 ay süreli sözleşme döneminde dava dışı işçiyi bünyesinde çalıştırmıştır. İşçi Önceki dönemlerde başka alt işverenlerin bünyesinde çalışmıştır. Bu noktada, çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenlerin sorumluluğu da sadece kendi dönemiyle sınırlı olmalıdır.O halde mahkemece, son işveren olan davalının, kıdem tazminatına dair işçilik alacaklarından, kendi dönemine isabet eden miktarlar üzerinden sorumlu olduğu, her işverenin kendi süresiyle sınırlı sorumlu olduğu hususunda araştırma yapılıp konusunda uzman bilirkişiden bu doğrultuda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Davalı, rücuen talep edilen miktarın hakedişinden kesilmek sureti ile zaten tahsil edildiğini savunarak temyiz dilekçesine bir kısım belgeler eklemiştir. Ödeme defi her zaman ileri sürülebilir olduğundan bu konuda da araştırma yapılarak, hakedişten davaya konu alacağın kesilip kesilmediğinin tespiti ile sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerteşkil eder.
    3-Davalı şirketin, gerek taraflar arasındaki sözleşme ve gerekese Borçlar kanunu hükümlerine göre kendi döneminden mesul olduğu sabit olmakla birlikte, sorumlu olduğu miktarın tespitinde, işçi alacaklarının tahsili amacı ile yapılan icra dosyasının masraflarının dahil edilmemesinde isabet bulunmamaktadır. İşçinin iş akdi haksız feshedilmiş ve fesih davalı bünyesinde çalışırken olmuştur. Mahkemece, davalının kendi dönemiyle sınırlı olmak üzere işçi alcağından mesul olduğu ve üzerine düşeni yapmayarak dava açılmasına sebep olan alt işeverenlerden olduğu dikkate alınarak icra masrafalarını rücuen talep edilebilecek alacak kalemi olarak dikkate alınması gerekirken, anılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) no’lu bentte açılanan nedenlerle kararın davalı lehine, (3) no’lu bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan 440,74 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi