Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15685
Karar No: 2014/453
Karar Tarihi: 16.01.2014

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2013/15685 Esas 2014/453 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2013/15685 E.  ,  2014/453 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Adana 1. İş Mahkemesi
    Tarihi : 21/02/2013
    Numarası : 2010/1004-2013/80

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle Mahkemece ihbar tazminatının reddine karar verilmesi hususunda delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, davalı B.. Ö.."ın 03.07.2009 tarihinde Antalya satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını, sözleşme ile 3 yıl çalışmayı taahhüt ettiğini, sözleşme eki rekabet ve sır saklama yükümlülüğüne ilişkin sözleşmeyi de aynı tarihte imzaladığını, davalı Bora"nın 24.06.2010 tarihinde istifa dilekçesi verdiğini, işten ayrılmasından hemen sonra aynı alanda faaliyet gösteren davalı şirketin yine Antalya temsilcisi olarak çalışmaya başlayıp aynı müşteri portföyüne hitap ettiğini, her iki davalıya ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin ihtarnameye rağmen davalı işçiyi çalıştırmaya devam ettiğini, İş Kanunu"nun 23. maddesine göre yeni işveren davalı şirketin de sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek, ihbar tazminatı ile rekabet ve sır saklama yükümlülüğüne aykırılıktan kaynaklanan alacaklarının tahsilini istemiştir.
    Davalı B.. Ö.., 03.07.2009-24.08.2010 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığını, davacı işveren yetkililerince işten ayrılması için baskı yapıldığını,
    24.08.2010 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğinin telefonla kendisine bildirildiğini, aynı gün baskı ile istifa dilekçesi ve ibranameyi imzalamak zorunda kaldığını, ibranamenin hukuken geçerli olmadığını, istifa isteğinin derhal kabul edildiğini ve ihbar süresi talebinde bulunulmadığını, gerçekte sözleşmenin davacı tarafından feshedildiğini, rekabet yasağına ilişkin cezai şartın da ortadan kalktığını, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükümlerinin Borçlar Kanunu"nun 349. maddesine aykırı olduğunu, cezai şartın karşılıklılık ilkesine aykırı olarak sadece müvekkilinin aleyhine düzenlendiğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı M..Ti.. K.. A.Ş., davalı B.. Ö..’ın cevapları ile benzer mahiyette savunmalarda bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı B.. Ö..’ın 24.08.2010 tarihinde işyerinden istifa ederek ayrıldığı, cevap dilekçesinde işten ayrılması için baskı yapıldığı savunulmakla birlikte, bu savunmayı kanıtlar nitelikte bir bilgi bulunmadığı gibi, istifa dilekçesinde işten ayrılma konusunda herhangi bir somut ve haklı nedenden de söz edilmediği, davacı şirket işyerinden ayrıldıktan sonra 01.09.2010 tarihinden itibaren aynı alanda faaliyet gösteren davalı Mondi Tire Kutsan A.Ş."de aynı görevle çalışmaya başladığı, davalının 24.08.2010 tarihli istifa dilekçesinin davacı işverenlikçe "uygundur" şerhi ile kabul edildiği ve işleme konulduğu, bildirim öneli sonuna kadar çalışılması gerektiği veya bu süre karşılığı ihbar tazminatı ödenmesi gerektiği yönünde herhangi bir ihtiraz-i kayıt ileri sürülmediğinden davacının ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, 03.07.2009 tarihli "Rekabet ve Sır Saklama Sözleşmesindeki rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin Borçlar Kanunu"nun 349. maddesine uygun olmadığından geçerli olmadığı, ayrıca cezai şartın işçi aleyhine tek taraflı olarak düzenlenmesi nedeniyle de geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı şirket ile davalı B.. Ö.. arasında düzenlenen 03.07.2009 tarihli “Rekabet ve Sır Saklama Yükümlülüğüne İlişkin İş Sözleşmesi Eki” sözleşmesinin 3-b maddesinde; “ Personelin kendi isteği ile işten ayrılması durumunda ayrıldığı tarihten itibaren 6 ay süre ile mevcut işkolunda şirketin işbirliği içerisinde olduğu yurt içi ve yurt dışında faaliyet gösteren işyerlerinde işveren tarafından üretilen veya üretilmesi planlanan mal ve/veya hizmetlerin tümünü, bazılarını veya birini üreten ve/veya muhasebe, pazarlama ve satışını faaliyet konusu yapan başka bir işverene ait işyerinde çalışmamayı, doğrudan veya dolaylı ortaklık ilişkisi kurmamayı kendisine ait veya ortak olacağı bir işyeri kurmamayı kabul ve taahhüt eder.” şeklinde hüküm mevcut olduğu görülmektedir.
    Taraflar arasında imzalanan aynı tarihli iş sözleşmesinin 18.maddesinde de “ Çalışan, hizmet ilişkisi sona erdikten sonra takip eden 1 yıl içerisinde kendi namına işveren ile rekabet edecek aynı işi yapamaz, aynı veya benzeri bir iş nev’i ile iştigal eden kurum ve kuruluşta çalışamaz veya ortak yahut diğer bir sıfatla alakadar olamaz. Bu yükümlülüğe aykırı harekette bulunanlar bu muhalefet sebebi ile işverenin uğradığı bütün zararları tazmin ile mükelleftir. İşe giren, hizmet akdini imzalamakla rekabetten kaçınma yükümlülüğünü yerine getireceğini ve aykırı harekette bulunmanın sonuçlarını kabul ve taahhüt etmektedir.” şeklindeki düzenleme ile rekabet yükümlülüğünün 1 yıl olarak belirlendiği görülmektedir.
    Taraflar arasında düzenlenen rekabet yükümlülüğüne ilişkin sözleşmelerde yükümlülüğün başlangıç tarihi açıkça işçinin işten ayrıldığı tarihi olarak belirlenmiştir. Bu durumun tespiti karşısında Yargıtay H.G.K.’nun 27.02.2013 ve 2012/9-854 E. 2013/292 K.sayılı kararında da kabul edildiği üzere davaya dayanak alınan taahhüdün işçi ile işveren arasında düzenlenmiş olması, bu taahhüt nedeniyle çıkan uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında kaldığını kabule yeterli değildir. Zira, bu taahhüt iş akdinin sona ermesi halinde yapılmaması gereken bir hususa ilişkin olmakla, iş hukukunun düzenleme alanı dışında kalmaktadır.
    Gerek davalı işçinin açıklanan taahhüdünün kapsamı, gerek davalının davacıya ait işyerinden istifaen ayrılmış ve başka bir işyerinde çalışmaya başlamış olması ve gerekse de davacının istemi ile davanın açıklanan özelliğine göre; davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışının açık biçimde iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin bulunduğu; bu davranışın, hizmet akdinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 ve 447 maddeleri (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348.maddesi) kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.  
    Bu kapsamda yer alan uyuşmazlıklara ilişkin davaların ise, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 4/1-c. (mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3.) maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığında duraksama bulunmamaktadır.  
    Mutlak ticari davaların görülme yeri ise, açık biçimde Ticaret Mahkemeleridir. Mahkemece davacının rekabet yasağında aykırılık nedeniyle açtığı alacak davasının bu dosyadan tefriki ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken İş Mahkemesinin görevli olmadığı gözetilmeksizin işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi