20. Hukuk Dairesi 2017/8260 E. , 2020/1228 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... ilçesi, ... köyü 464 parsel sayılı, 4350 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda davalı adına kayıtlı olduğunu ancak kısmen 1945 yılında kesinleşen orman sınırı içinde kaldığını, öncesi itibariyle ve halen orman olduğunu bildirerek, tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline, davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır
Mahkemece, davanın kabulüne, 464 sayılı parselin (A) harfi ile işaretli 230,78 m2 bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tesciline, tapu kaydındaki şerhlerin silinmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından reddedilen kısma yönelik temyiz edilmekle, Dairenin 23/11/2015 tarihli ve 2015/1863 - 2015/11644 E.-K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “taşınmazdaki ağaçların niteliği, yaşı, sayısı, dağılımı konusunda ziraat uzmanına inceleme yaptırılmamış, yöreye ait en eski tarihli resmi belgelerdeki konumu da belirlenmemiş, 1958 tarihli memleket haritası incelenmiş, ancak bu haritanın yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmemiştir. Kural olarak, bir yerde kesinleşen orman kadastro çalışması varsa, o yerin orman olup olmadığı, kesinleşen orman kadastro haritasının uygulanması sonucu belirlenir ise de; bu sınırlandırmada 4785 sayılı Kanun hükümlerinin nazara alınmış olması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Zira, 3116 sayılı Kanun sadece Devlet ormanlarını belirlemiş olup, bu Kanuna göre, 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşup kesinleşen tahdit haritaları, orman olarak sınırlandırılan alanların bu niteliğini kesinleştirmekle birlikte orman sınırları dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yetersiz kalır. Bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi ve ilk orman kadastrosunun yapıldığı sırada taşınmazın hukuken orman olup olmadığının tespiti önemlidir ki bu da 1945 yılından öncesini gösteren, yöreye ait en eski tarihli memleket haritasının incelenmesiyle mümkün olacaktır. O halde; mahkemece, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile yöreye ait 1958 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan en eski tarihli (varsa 1945 öncesi) hava fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü
belirlenmeli, ziraat uzmanından taşınmazın bitki örtüsü, toprak yapısı, üzerindeki ağaçların sayısı, yaşı, taşınmazdaki dağılımı, kapalılık oranını gösteren bilimsel verilere dayalı rapor alınmalı, öncesi itibarıyla orman sayılmayan yerlerden ise 1961 yılındaki genel kadastrodan itibaren özel mülk olarak tapuda kayıtlı bir yerin bu tarihten sonra çevreden tohumlama yolu ile ormanlaşmasının taşınmazı kamu malı haline getirmeyeceği, bu nedenle taşınmazda bulunan ağaçların yaşının tespitinin önemli olduğu gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra oluşacak sonuca göre” karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile; ... ili, ... ilçesi, ... köyü 464 sayılı parselin 14/12/2016 tarihli bilirkişi raporu ekindeki krokide “A” harfi ile gösterilen 230,78 m2"lik bölümünün ve “C” harfi ile gösterilen 853,54 m²"lik bölümlerinin tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile parselden ifraz edilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, orman olarak belirlenen bu yerler bakımından 2-b şerhi ve varsa diğer tüm şerh ve hacizlerin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yörede 1945 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1953 yılında 5653 sayılı Kanuna göre makiye ayırma çalışması, 1982 ve 1994 yıllarında kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2. madde ve 2/B madde uygulamaları, 1961 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece yazılı şekilde verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, dava orman yönetimi tarafından açılmış tapu iptal ve tescil davası olup ilk hükümde taşınmazın “A” harfiyle gösterilen kısmı hakkında davanın kabulüne karar verildiğine, bu hüküm davacı ... Yönetimi tarafından taşınmazın “A” harfiyle gösterilen bölümü dışında kalan kısım yönünden temyiz edildiğine, davalı yan tarafından hüküm temyiz edilmeyerek bu kısım yönünden kesinleştiğine ve ayrıca eldeki temyiz incelemesine konu hükümde “A” harfli yer yönünden davalı aleyhine yeni bir durum oluşmadığına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre taşınmazın “C” harfiyle gösterilen bölümüne hasren temyiz incelemesi yapılmış olup, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşen tahdit ve 2/B madde uygulaması tutanaklarına göre yapılan incelemede, dava konusu taşınmazın “C” harfiyle gösterilen bölümünün 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılarak 2/B niteliğinin kesinleştiğinin belirlendiğine göre bu bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle aksi yönde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın, taşınmazın “C” harfiyle gösterilen bölümü yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile “C” harfiyle gösterilen bölüm hakkında verilen hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 09/03/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.