15. Hukuk Dairesi 2015/2664 E. , 2015/4444 K.
"İçtihat Metni"Davacı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile davalı (Temlik alan) B... F... F.. Hizmetleri A.Ş. arasındaki davadan dolayı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.12.2012 gün ve 2011/247-2012/302 sayılı hükmü düzelterek onayan Dairemizin 11.06.2014 gün ve 2013/5170-2014/4045 sayılı ilâmı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesi uyarınca başlatılan icra takibine konu kesin hesap alacağından dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup; mahkemece davanın kabulüne ve davalının maktu harç ve maktu vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş olup bu kararın, taraf vekillerince temyizi üzerine dairemizce 11.06.2014 tarihinde 2013/5170 Esas, 2014/4045 Karar sayılı olarak verilen karar ile; davalı tarafın temyiz isteminin süre yönünden reddine, davacı tarafın temyiz isteminin ise dava menfi tespit istemine ilişkin olup, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2011/2703 sayılı ilâmsız icra takip dosyasında talep edilen alacakla ilgili borçlu bulunulmadığının tespiti talep edilmiş; mahkemece de dava kabul edilmiş olduğundan nispi harç ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu harç ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiş ve bu kararın vekalet ücreti ve harç yönünden karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir.
HMK 114/1-h. maddeye göre hukuki yarar dava şartıdır. Dava tarihinde yürürlükte olan HUMK"da dava şartları açıkça düzenlenmemiş olsa da o tarihte de hukuki yararın dava şartı olduğu öğreti ve uygulamada ittifakla kabul edilmiştir. Davanın erken açılması dava şartlarından olan hukuki yarar kapsamında olup erken açıldığı için reddedilen dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmiş demektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 25.05.2011 tarih 2011/11-186 Esas, 2011/352 Karar sayılı ve 12.02.2014 tarih 2013/14-385 Esas, 2014/100 Karar sayılı kararlarınında da davanın erken açılması ibaresinin dava şartlarından olan hukuki yarar kapsamı içinde kaldığı kabul edilmiştir.
Alacaklı tarafından açılan alacak davasında davanın erken açılıp açılmadığı hukuki yararın bulunup bulunmadığı açılan davanın kapsamına göre değerlendirilir. İcra takibi nedeniyle 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 72. maddeye göre açılan menfi tespit davasında ise dava, kesinleşen takip nedeniyle borçlu tarafından açıldığından alacağın varlığının esastan incelenmesi gerekip gerekmediği, dava şartlarının bulunup bulunmadığının dava kapsamı yanında icra dosyasının durumuna göre de değerlendirilmesi gerekir. Menfi tespit davalarının alacak davasının tersi biçimde borçlu tarafından açılan dava olması bu sonucu gerektirmektedir. İcra takibinde istenen alacağın erken istenen bir alacak olması nedeniyle verilecek menfi tespit kararı da esastan incelemeye dayalı olmayıp usulden incelemeye dayalı bir karar olacaktır. İcra takibindeki istemin, muaccel bir alacağa ilişkin olduğu halde kabul edildiği takdirde esastan inceleme ile verilmiş bir karar olacaktır. Vekâlet ücreti de dava yanında icra takibinin de durumu değerlendirilerek buna göre belirlenecektir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2. maddeye göre davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur. Buna göre nispi miktarı geçmemek üzere maktu vekalet ücretine hükmedilecektir.
Somut olayda mahkemece, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2011/2703 sayılı takip dosyasında davalı şirketçe temlikname ve alacağa ilişkin bir kısım belgeler dayanak gösterilerek, 3.584.720,19.TL"nin takip tarihinden itibaren %15 ve değişen oranlarda reeskont faizi ile tahsili için takip başlatıldığı, icra takibine süresinde itiraz edilmediği , ancak takip borçlusunun şikayeti üzerine Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü"nün hükmü şahsiyeti olmadığı gerekçesiyle takibin iptal edildiği ancak bu davanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (Hazine) adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü tarafından açılmış menfi tespit davası olup davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu, takip iptal edilmiş olsa bile, taraflar arasında konu ile ilgili çekişme devam ettiğinden, davanın görülerek sonuçlandırılmasında davacının hukuki menfaati mevcut olduğu belirtilerek inceleme yapılmış ve müteahhit tarafından kesin hesaplar hazırlanarak, incelenip onaylanmak üzere İdareye verilmediği, bu hesapların teslimi tarihinden başlamak üzere ençok 6 ay içinde İdare"nin kesin kabulü yapıp hakediş raporunun düzenleyeceği, Genel Şartnamenin 40. maddesinde bu husus açıkça belirtilmiş olmasına rağmen davalı tarafın, sözleşmede açıkça belirtilen bu koşulu yerine getirmediği bu nedenle henüz davalının son hakedişlerden kaynaklanan alacaklarını talep etme hakkı doğmadığı, diğer bir deyişle henüz alacağın muaccel (talep edilebilir durumda) olmadığı gerekçe yapılarak davanın kabulüne ve dava tarihi olan 26.04.2011 itibariyle davalı alacağının talep edilebilir durumda olmadığının tespitine karar verilmiştir. İcra takibine konu olamayacak durumda olan bir alacak için menfi tespit davası açılabilir olduğundan söz edilemez. Mahkemece icra takibi konusuz kaldığı için dava tarihine göre alacağın istenebilir olup olmadığı incelenerek karar verilmiş ise de dava icra tehdidi altında açıldığı ve icra takibi nedeniyle muaraza çıktığı için mahkeme menfi tespit talebini incelemiş olup, davanın icra takibi üzerine açılmış bir dava olduğu gözetilerek sonucu değerlendirilmelidir.
Mahkemece hukuki yarar bulunduğu kabul edilerek dava tarihine göre alacağın talep edilebilir durumda olup olmadığı incelenmiştir. Burada gözetilen hukuki yarar dava açılmasındaki hukuki yarar olup davacı davranışına göre belirlenen hukuki yarardır. Mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen karar alacağın varlığını esastan inceleyen bir karar olmayıp dava tarihi itibarıyla alacağın muaccel olmadığı erken istenen bir alacak olduğu gerekçesiyle menfi tespit kararı verilmiş olduğundan kararın esastan incelemeye dayalı bir karar olmadığı, dava tarihi itibarıyla istenebilmesine esas şartlar yerine getirilmeden talepte bulunulduğundan, talep edilebilir bir alacak olmadığı ve erken alacak talep edildiği için alacağın talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını da saptayarak verilmiş menfi tespit kararıdır. Buradaki hukuki yarar ise davalının alacağı talep etmesindeki hukuki yarar olup, davalı davranışına göre belirlenmiştir. Sonuç olarak mahkemece alacağın erken istenmesinde hukuki yarar bulunmadığına dayalı bir karar verilmiştir.
Bu durumda menfi tespit talebine konu edilen alacak miktarına göre maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi ve maktu harca hükmedilmesi doğru olduğu halde, dairemizce nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesinin doğru olmadığı, karar düzeltme talebi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı tarafın karar düzeltme talebinin kabulüyle dairemizin 11.06.2014 tarih 2013/5170 Esas, 2014/4045 Karar sayılı kararının 2. bendinde gerekçesi gösterilen düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı gerekçelerle davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin 11.06.2014 tarih, 2013/5170 Esas, 2014/4045 Karar sayılı kararının 2. bendinde gerekçesi gösterilen düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi gereğince davacı Bakanlıktan harç alınmasına yer olmadığına, ödediği karar düzeltme peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya geri verilmesine, 16.09.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
- K A R Ş I O Y -
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 11.6.2014 gün ve 2013/5170 Esas ve 2014/4045 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek onanmıştır. Dairemizin onama ilâmında, “davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava menfi tespit istemine ilişkin olup, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2011/2703 sayılı ilâmsız icra takip dosyasında talep edilen alacakla ilgili borçlu bulunmadığının tespiti talep edilmiş, mahkemece de dava kabul edilmiştir. Bu durumda karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 12/1. maddesi uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Ayrıca kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re"sen dikkate alınması gereken 492 sayılı Harçlar Kanunu"nun 15. maddesine göre yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.” denilmek suretiyle mahkeme kararı düzelterek onanmıştır.
Karar düzeltme aşamasında değerli çoğunluk tarafından, “mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen karar alacağın varlığını esastan inceleyen bir karar olmayıp dava tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığı, erken istenen bir alacak olduğu gerekçesiyle menfi tespit kararı verilmiş olduğundan, kararın esastan incelemeye dayalı bir karar olmadığı, dava tarihi itibariyle istenebilmesine esas şartlar yerine getirilmeden talepte bulunulduğundan talep edilebilir bir alacak olmadığı ve erken alacak talep edildiği için alacağın talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığı saptanarak verilmiş menfi tespit kararıdır. Buradaki hukuki yarar, davalının alacağını talep etmesindeki hukuki yarar olup, davalı davranışına göre belirlenmiştir. Sonuç olarak mahkemece alacağın erken istenmesinde hukuki yarar bulunmadığına dayalı bir karar verilmiştir. Bu durumda takibe konu edilen alacak miktarına maktu vekalet ücreti ve harca hükmedilmesi doğru olduğundan” düzeltilerek onama ilamı kaldırılmış ve karar onanmıştır.
Dairemizin düzeltilerek onama ilamının hatalı olduğu, diğer bir anlatımla sayın çoğunluğun karar düzeltme aşamasında mahkeme kararının haklı olduğundan bahisle karar düzeltme isteminin kabulü yerinde değildir. Zira; açılan dava menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, eser sözleşmesine dayalı olarak hakkında icra takibine (İstanbul 14. İcra Müdürlüğü"nün 2011/2703 E. sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, 3.584.720,19 TL alacak ve % 15 ve değişen oranlarda reeskont faizi ile tahsilinin istendiğini, süresinde takibe itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiğini, ancak takip borçlusunun şikayeti üzerine takibin iptal edildiğini, ancak davanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü tarafından açılmış menfi tespit davası olup, davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu, takip iptâl edilmiş olsa dahi taraflar arasında konu ile ilgili çekişme devam ettiğinden davanın görülerek sonuçlandırılmasında davacının hukuki yararı bulunduğu, ancak takip tarihi itibariyle davalı alacaklının alacağını talep edebilir durumda olmadığından bahisle menfi tespit kararı verilmiştir. Hukuki yarar dava şartı olup, maktu vekalet ücreti ve harca hükmedilmiştir. Oysa, burada davayı açan davalı alacaklı değil, menfi tespit isteminde bulunan davacı iş sahibidir. Davanın hukuki yararının olup olmadığı ile alacağın muaccel olup olmadığı arasında fark bulunmaktadır. Alacak muaccel olmadığı halde davalı alacaklı takibe geçmiş ve davalı da menfi tespit davası açmıştır. Davacının dava açarken hukuki yararı bulunduğuna ve dava da bu nedenle kabul edildiğine göre artık harç ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekir. Davayı alacaklı tahsil davası şeklinde (ya da itirazın iptâli) açmış olsa idi, hukuki yarar bulunmadığından bahisle red halinde vekâlet ücreti ve harç maktu hesaplanacaktı. Bu durumda dairemizin düzeltilerek onama ilâmının doğru olduğundan karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmektedir. Sayın çoğunluğun karar düzeltme isteminin kabulü ile onama yönündeki görüşüne katılamamaktayız.