(...Davacı kooperatife arsa temini için davalı Şenol ile dava dışı arsa maliki Yakup arasında 03.07.1997 tarihinde Kadıköy 12.Noterliğinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalı Şenol’un arsa malikinden aldığı muvafakatnameye dayanarak sözleşme uyarınca kendisine bırakılan 59/100 paydan 52/100 payını Kartal 1.Noterliğinde 22.04.1998 tarihinde; 7/100 payı da 17.05.2001 tarihinde Kadıköy 12.Noterliğinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı kooperatife devrettiğini, bu devirlere rağmen davalı Şenol’un muvazaalı olarak dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydını davalı Nevzat’a devrettiğini ileri sürerek 7292 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan (C) Blok 28 numaralı bağımsız bölümün adına tescilini istemiştir.
Davalı Nevzat, yetkili mahkemenin Kartal Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu savunmuş, davalı Şenol dava konusu taşınmazı davalı Nevzat’tan aldığı borç nedeni ile devrettiğini davayı kabul ettiğini söylemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Nevzat vekili temyiz etmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği 6100 sayılı HMK’nun 12.maddesinde hüküm altına alınmıştır. Taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması hakkındaki bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, mahkeme yetkili olup olmadığını kendiliğinden gözetmek zorundadır.
Somut olayda, davacının tescilini istediği taşınmazın İstanbul, Kartal ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davayı görmeye Kartal mahkemeleri yetkilidir. Mahkemece, yetkili olmadığı gözetilmeksizin davaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir ...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm, Özel Daire"ce yetki yönünden bozulmuş; Yerel Mahkemece, Kartal ilçesinin Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi"nin yetki alanında olduğu gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünü, davalı Nevzat vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, davalı Nevzat’In işbölümü itirazının süresinde olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmeler sonunda; işbölümü itirazının ilk itiraz olduğu, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, davalı Nevzat Demir"e 23.10.2007 tarihinde yapılan tebliğ mazbatasında dava dilekçesinin tebliğ edildiğine dair şerh bulunmasa da, davalının kendisine dava dilekçesinin tebliğ edilmediğine dair bir itirazının bulunmadığı gerekçesi ile iş bölümü itirazının süresinde olmadığı oybirliğiyle kabul edilerek, ön sorun aşılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İşin esasına gelince;
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu"nun önüne gelen uyuşmazlık; eldeki tapu iptali ve tescil davasında Kadıköy Mahkemelerinin mi yoksa Kartal Mahkemelerinin mi yetkili olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, öncelikle hukukumuzda mahkemeler ve görevleri konusunda genel ve kısa bir açıklamanın yapılmasında yarar görülmüştür.
İlk derece (hüküm-bidayet) mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmayan, Kanun tersini öngörmedikçe Medeni Usul Hukuku alanındaki her türlü işe bakan mahkemelere genel mahkemeler denir. Hukukumuzda genel mahkemeler sulh ve asliye hukuk mahkemeleridir.
Buna karşılık, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli türdeki uyuşmazlıkları çözmek üzere özel kanunlarla kurulan mahkemelere özel mahkemeler denir. Örneğin iş mahkemeleri, bu anlamda özel mahkemelerdir. Özel bir mahkemede görüleceğine ilişkin özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava, genel mahkemelerde görülür. İstisnai nitelikteki özel mahkemelerin hangi tür davalara bakacakları, özel kanunlarınca belirlenir.
Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)"nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce asliye ticaret mahkemeleri, bulundukları yerdeki asliye hukuk mahkemesinin daireleri durumunda idiler ve yukarıdaki ayırım çerçevesinde özel değil, genel mahkemeler arasında yer almaktaydılar. Ancak 6102 sayılı TTK"nun 5/3.maddesi gereği asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş olup, bu durumda mahkemeler arasındaki uyuşmazlığa, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Öte yandan 6102 sayılı TTK"nun geçici 9/1.maddesinde bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmayacağı düzenlendiğinden, eldeki davada mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)"nun 5.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Mülga 6762 sayılı TTK"nun 5.maddesi gereğince; ayrı bir (veya daha fazla) ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasında görev değil, işbölümü ilişkisi mevcuttur(Esasen, bir yerdeki birden fazla asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki de bir iş bölümü ilişkisidir; ancak buradaki işbölümü ilişkisi, gerçekte bir iç ilişki niteliğindedir. Aynı şekilde, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemelerinin ve birden fazla sulh hukuk mahkemelerinin kendi aralarındaki ilişki de, gerçekte iç ilişki niteliği taşıyan bir işbölümü ilişkisidir).
Ancak, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme; örneğin birden çok asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi (iç ilişki) ile, o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisi arasında iki önemli fark bulunmaktadır.
Birinci fark; ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü, kaynağını kanundan almaktadır. Şöyle ki: Mülga 6762 sayılı TTK’nun 4.maddesinde ticari davalar sayılmış; 5.maddenin 1.fıkrasında aksine hüküm bulunmadıkça, müddeabbihe göre ticari davaların sulh veya asliye hukuk mahkemelerince de görüleceği açıklanmış; 2.fıkrada, ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevinde olan ve 4.madde uyarınca ticari sayılan davalara ticaret mahkemesince bakılacağı belirtilmiş; 3.fıkrada ise, kural olarak iş sahası (işbölümü) itirazının taraflarca ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Kanunun düzenlediği bu işbölümüne göre, bir yerdeki ticaret mahkemesi kanunda belirtilmiş olan ticari davalara; asliye hukuk mahkemesi ise kanunda belirtilen diğer hukuk davalarına bakacaktır.
İkinci fark şudur: Birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan bir yerdeki asliye hukuk mahkemelerinden birinde görülmekte olan bir davada, tarafların, o davanın, aynı yerdeki başka bir asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde işbölümü itirazında bulunması mümkün olmadığı halde; o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri yönünden böylesi bir işbölümü itirazının -örneğin, asliye hukuk mahkemesinde açılmış bir davayla ilgili olarak, oradaki ticaret mahkemesinin görevli bulunduğunun veya bunun tersinin- ileri sürülmesi mümkündür.
Açıkça görüleceği üzere, buraya kadar yapılan genel açıklamalar, aynı yargı çevresinde hem asliyle hukuk ve hem de asliye ticaret mahkemelerinin birlikte bulunduğu hallere ilişkin ve bu hallerle sınırlıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Görülmekte olan dava Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi"ne hitaben yazılan bir dava dilekçesiyle açılmış ve Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi"nde görülmeye başlanmıştır. Davalı Şenol işbölümü itirazında bulunmamış, davalı Nevzat tarafından yapılan işbölümü itirazı ise süresinde değildir.
Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemeleri"nin yetki alanının Kartal ilçesini de kapsadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu nedenle Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi ile Kartal Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişkinin yetki değil iş bölümü ilişkisi olduğuna, işbölümü itirazı süresinde olmadığı için davada Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin yetkili olduğuna dair verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanmalıdır.
Ne var ki, Özel Daire"ce işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daire"sine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin yetkiye ilişkin direnmesi yerinde olduğundan, işin esasına yönelik davalı Nevzat vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 14.HUKUK DAİRESİ"NE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.