Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16895
Karar No: 2019/8779
Karar Tarihi: 01.10.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/16895 Esas 2019/8779 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2016/16895 E.  ,  2019/8779 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    - K A R A R -
    Davacılar vekili; davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın davacı ... yönetimindeki araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacıların murisinin vefat ettiğini, davalı ... şirketinin müracata rağmen ödeme yapmadığını, davacı ... ve ..."ın üniversite öğrencisi olduğunu, tahsillerini sürdüklerini annelerinin kaybından dolayı destekten yoksun kaldıklarını, diğer davacılar ... ve ..."ün kazadan etkilenen konumda olmaları nedeni ile uzun süre tıbbi tedaviye maruz kaldıklarını, ..."ün birkaç kez ameliyat geçirme zorunda kaldıklarını, halen evinde tedavisinin devam ettiğini,beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı ... ve ... için ayrı ayrı 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı ... ve Azime için ayrı ayrı 1.000,00 TL tedavi masraflarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsilini, davacı ... ve ... için ayrı ayrı 35.000,00 TL, vefat edenin anne ve babaları olması nedeniyle
    davacı ... ve Azime için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...’dan dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, 03.07.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ..."nin iyileşeceği ümidiyle maluliyet talebinde bulunmadıklarını ancak malul kaldığını beyanla anne ... için 500,00 TL yürüyememesi iş yapamaz hale gelmesi nedeniyle maluliyeti doğacağından tazminat talebinde bulunmuş, 20.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatını 5.228,44 TL"ye, ... için maddi tazminatın 4.144,85 TL"ye, ... için maddi tazminatı 13.568,74"ye yükseltmiş, ... için hükmedilecek maddi tazminatın davalı ...’dan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili; davada talep konusu tazminata ilişkin hasar talebinin ... için 1.682,74 TL, ... için 5.738,00 TL davadan önce bankaya yatırıldığını, ödemenin tamamanın davadan önce yapıldığını, talepçilerin ödeme almadan dava yoluna gittiklerini, dava açılmasında hukuki yararın olmadığını, temerüdünde oluşmadığını, tedavi masraflarına ilişkin sigorta şirketlerinin yükümlülüğü 6111 sayılı Yasa ile ortadan kalktığını, taleplerin SGK"ya yöneltilmesinin gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, davanın esasına girmeden reddine karar verilmesinin gerektiğini, SGK tarafından ödenen ve sarf edilen miktarın zarar hesabından indirilmesinin gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ...; kazaya davacı sürücünü sebebiyet verdiğini, 20/11/2011 tarihinde düzenlenen tespit tutanağının uzman bilirkişi tarafından düzenlenmediğini, polis memurları tarafından düzenlendiğinden kendisince kabul edilmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davacı ..."ün maddi tazminat davasının kabulü ile 4.144,85 TL"den 1.000,00 TL"sinin dava tarihi 21.05.2012 tarihinden itibaren, 3.144,85 TL bakiyesininde ıslah tarihi 20.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (davalı sigortadan poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ..."ün maddi tazminat davasının kabulü ile 13.568,74 TL"den 1.000,00 TL"sinin dava tarihi 21.05.2012 tarihinden itibaren, (davalı sigortadan poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen, 12.568,74 TL bakiyesinin de ıslah tarihi 20.05.2016
    tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsiline, davacılar ... ve ..."ın maddi tazminat davalarının konusuz kaldığı anlaşılmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, ... için 10.000,00 TL, olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 21.05.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki (2) nolu bent dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının, davacılar vekilinin aşağıdaki (4) nolu bent dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-6100 Sayılı HMK"nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Yine, HMK. 297/c maddesi gereğince hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekmektedir.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.
    Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır. Gerekçesiz bir kararın Yargıtay tarafından denetlenmesi mümkün değildir. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır.
    Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde davacı ... ve ... yönünden davaya konu trafik kazasında kızlarının vefat etmesi nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davacılar ... ve ... yönünden kızlarının vefat etmesi gerekçesi ile karar yerinde tartışılarak manevi tazminata yönelik karar verilmesi gerekirken, davacıların hem kızlarının vefat etmesi hem de kazada yaralanmaları gerekçesi ile manevi tazminata hükmedilmesi yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan, hükmün bozulması gerekmiştir.
    3-6100 Sayılı HMK.nın 297. maddesinde verilen hükümde, iddia ve savunma yönünden toplanan deliller, delillerin tartışması, varılan sonuçla ilgili hukuki nedenler, taraflara yüklenen borç ve sağlanan hakların kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması gerektiği belirtilmiştir. HMK.nın 26. maddesine göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır.
    HUMK."nun 83. ve devam maddelerinde(6100 sayılı HMK 176. ve devamı maddeleri) düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmadığı gibi, ıslahla dava dilekçesinde talep edilmeyen ve dava açıldıktan sonra ödenmiş olan tazminatın rücuan tahsili de istenemeyecektir.
    Somut olayda; davacılar vekili dava dilekçesinde davacı ... ve ... yönünden davaya konu kazada yaralanmaları nedeniyle tedavi gideri talep etmiştir. 03.07.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için iş göremezlik talebinde bulunmuş, 20.05.2016 tarihli ıslah
    dilekçesi ile davacı ... için destekten yoksun kalma tazminatını 5.228,44 TL"ye, ... için iş gücü kaybı olarak 4.144,85 TL"ye, ... için 13.568,74"ye yükseltmiştir. Mahkemece; Onur ve Özlem’in destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin sigorta şirketince karşılandığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına, ... ve ... yönünden iş gücü kaybına yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile harçlandırmadığı ve talep etmediği iş göremezlik tazminatını ... için 4.144,85 TL, ... için 13.568,74 TL olmak üzere toplam 17.713,59 TL olarak ıslah dilekçesi ile talep etmesi ve mahkemece bu talebin kabul edilmesi doğru olmayıp kararın yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan hükmün resen bozulması gerekmiştir.
    4-6098 sayılı TBK."nın md. 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
    Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılara takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
    5-Bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."a geri verilmesine, 01/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi