13. Hukuk Dairesi 2015/17049 E. , 2017/6915 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/878 Esas ve 2012/874 Karar sayılı davasında, davalıların vekili olduğunu ve kararın kesinleştiğini, davalılarla yaptıkları sözlü anlaşma gereği tahsil edilecek bedelin %12+KDV olarak vekalet ücreti verileceği hususunda anlaştıklarını, davalı ..."dan 290.000,00 TL, ..., ..., ..."tan 48.000,00"er TL olmak üzere toplam 434.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalı ..."dan 154.982,98.TL, davalılar ..., ... ve ..."dan 25.830,50"şer TL olmak üzere toplam 232.474,48.-TL vekalet ücreti alacağının, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp, davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir. Somut olayda dava, davacının davalılar vekili olarak takip ettiği ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/878 Esas sayılı davasının karara bağlanması neticesinde hakkettiği vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilmesi gerektiği sebebine dayanılarak açılmıştır. Davalılar davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Ancak mahkemece verilen kararın gerekçe kısmında bu davada davacı ... ve onun vekili olarak belirtilen ..."un her ikisinin ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/878 Esas sayılı davasında davalılar vekilleri olduğu, dolayısıyla talep edilen vekalet ücretinin her ikisine ait vekalet ücreti olduğundan, davacı lehine vekalet ücreti hükmedilemeyeceği denilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında davanın kısmen kabulü ile, davalı ..."dan 154.982,98.TL, davalılar ..., ... ve ..."dan 25.830,50"şer TL olmak üzere toplam 232.474,48.-TL vekalet ücreti alacağının, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp, davacıya verilmesine karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu husus, az yukarıda açıklanan gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu gibi, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İBK.nada aykırıdır. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturacak şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.