11. Hukuk Dairesi 2018/4469 E. , 2018/6797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... . Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01.02.2018 tarih ve 2016/487-2018/48 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ... ve davalı ... vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacıların murisi ... ’nin ...’ün manevi evladı olduğunu, ...’ün, düzenlemiş olduğu 05.09.1938 tarihli vasiyetnamesiyle tüm mal varlığını davalı banka nezdinde nemalandırılması için diğer davalıya bıraktığını ve nemalandırma sonucu elde edilecek gelirden her ay 200,00 TL’nin davacıların murisine ödenmesi hususunda davalıları görevlendirdiğini ancak davalılarca murise hak ettiği nemaların eksik ödendiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı tutulmak kaydıyla, eksik ödenen nema bedeli olan 40.000,00 TL’nin ve vasiyetnamenin gereği gibi yerine getirilmemesi sebebiyle uğranılan zarar karşılığı olan 10.000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, talebin zamanaşımına uğradığını, davacıların aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını, vasiyetnamede, davacıların murisine ödenmesi istenilen iradın artırılmasına yönelik bir hüküm bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı banka vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, ...’ün, vasiyetnamesiyle davalı bankaya sadece nakit ve hisse senetlerinin nemalandırılması görevini verdiğini, nemalandırmadan elde edilecek gelirin vasiyetnamede öngörülen kişilere ödenmesi görevinin mansup mirasçı olan davalı ...’ye ait olduğunu bu nedenle davalı bankaya husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 18.06.2015 gün, 2014/9966 Esas- 2015/8462 Karar sayılı ilamında yazılı gerekçelerle davacılar yararına bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, HMK’nın Mirastan ‘... Davalarda Kesin Yetki’ başlığını taşıyan 11. maddesine göre, terekenin paylaşımından kaynaklanan ve ölüme ve tasarruflarla ilgili olan, terekenin kesin paylaşımına kadar açılacak tüm davalarda ölenin son yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu, ...’ün vasiyetnamesi gereğince davacıların murisine ödenmesi gereken iradın eksik ödendiği iddiasına dayalı
işbu davanın, vasiyetnameden kaynaklı tereke alacağı niteliğinde olduğu, vasiyetnameyi düzenleyen ... her ne kadar ...’da vefat etmişse de, ikametgahının Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttüğü ... ili olduğu, dava şartı niteliğinde olan kesin yetkinin yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kesin yetki dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı ... ve davalı ... vekilleri temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince, dava, ...’ün vasiyetnamesi gereğince, davacıların murisi ... ’ye ödenen iradın günün koşullarına uyarlanmadığı ve bu suretle murise eksik ödeme yapıldığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği şekilde, kesin yetkisizlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
‘Mirastan Doğan Davalarda Yetki’ başlığını taşıyan 6100 sayılı HMK’nın 11. maddesiyle, terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davalar ve terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar bakımından miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Görüleceği üzere, madde metninde tahdidi bir sayıma gidilmiş olup, zikredilen kesin yetki kuralı sadece bu madde kapsamında sayılan davaları kapsamaktadır. Davacılar, ...’ün vasiyetnamesi gereğince, murislerine ödenen iradın günün koşullarına göre uyarlanmadığını ve bu nedenle murise eksik ödeme yapıldığını iddia etmektedirler. İddianın ileri sürülüş biçimi itibariyle uyuşmazlık, yukarıda zikredilen maddede tahdidi olarak sayılan davalardan hiçbirisine girmemektedir. Zira, terekenin paylaşılmasına ya da yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin olmadığı gibi, davada, ölüme bağlı tasarrufun iptali ya da tenkisi de talep edilmemektedir. Ayrıca, yine iddianın ileri sürülüş biçimine göre, uyuşmazlığı, miras sebebiyle istihkak talebine ilişkin veya terekenin yönetiminden kaynaklanan bir dava olarak tanımlamak da mümkün değildir. Bu durumda yetkili mahkemenin HMK’nın yetkiye ilişkin genel hükümlerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 6. maddesiyle, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu hüküm altına alınmış, aynı yasanın 7. maddesiyle ise, birden fazla davalı bulunan hallerde, davanın, davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği belirtmiştir. Bu durumda, mahkemece, davanın, HMK’nın 11. maddesinde tahdidi olan sayılan davalardan olmadığı, aynı yasanın 6. ve 7. maddesine göre, davalılardan ... Bakası A.Ş’nin yerleşim yeri olan ...’da da açılabileceği gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bette açıklanan nedenler davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı ... yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı ..."a iadesine, temyiz harcı davalı ..."den peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 06/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.