18. Hukuk Dairesi 2014/14787 E. , 2015/1979 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca,... İli ... İlçesi ...Köyü 1963 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
1-Kamulaştırma Kanunu"nun 12. maddesine göre, kamulaştırmanın kısmen yapılması durumunda bedeli tespit edilirken artan kısmın değerinde kamulaştırma nedeniyle meydana gelen azalmanın kamulaştırma bedeline ekleneceği öngörülmüştür.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu 1963 parsel sayılı taşınmaz 5.758,95 m² olup 2.842,68 m²"sinin kamulaştırıldığı geriye 255,07 m² ve 2.661,20 m²"lik iki ayrı kısmın kaldığı, kamulaştırılan alan dışında kalan bölümlerin gerek yüzölçümleri gerekse konumları ve geometrik durumları itibariyle kullanım bütünlüğü bozulduğundan kalan kısımlarda aynı olmasa da farklı oranlarda değer kaybı olacağı düşünülmeden, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda değer kaybı verilmeyerek düşük kamulaştırma bedelinin tespiti,
2- Aynı kamulaştırma nedeniyle, bu kamulaştırma kapsamında kalan ve dava konusu taşınmazla aynı bölgeden gelip Dairemizce incelenen (Hassa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/270 Esas 2013/59 Karar, Dairenin 2014/593 Esas 2014/6825Karar sayılı dosyası) tespit ve tescil davalarında, %30 oranında objektif değer artışı verilmesi benimsenerek bu yönü ile mahkeme kararları bozulmuş olup, dava konusu taşınmazın konumu, bilirkişi raporlarında yazılı özellikleri gözönüne alındığında, objektif değer artırıcı unsur oranının en fazla % 30 olacağı gözetilmeden %100 alınmak suretiyle kamulaştırma bedeli tespit eden bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi,
3-Kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tesciline ilişkin davaların niteliği gereği davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu vekalet ücreti verilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Ayrıca;
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla (acele el koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedele) dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihten itibaren, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.