14. Hukuk Dairesi 2016/11494 E. , 2019/8956 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.04.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların müştereken malik oldukları 283 ada 6 parsel sayılı taşınmazda paydaşlar arasında fiili taksim yapıldığını, davacıların taşınmazda davalı belediye adına kayıtlı payların bir kısmını satın almak suretiyle paydaş hale geldiklerini ileri sürerek belediyenin kalan paylarının davalılara ait olmak üzere taşınmaz üzerindeki ortaklığın, ... Encümeninin 11.01.2012 tarihli kararı uyarınca ve kararda belirtildiği şekilde (A) ve (B) kısımlarına ifraz edilerek (B) harfiyle gösterilen kısmının müvekkillerine ait olmak üzere aynen taksim yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunmadığını, her ne kadar ifraz edilmiş gibi görünse de krokide (A) harfiyle gösterilen kısım üzerindeki davalı müvekkillerine ait binanın yıkılma tehlikesi altında olduğunu, belediyenin bu kısımdan yol geçirmek istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın paydaşlarından ... ve ... tarafından ... aleyhinde davaya konu 11.01.2012 tarihli Belediye Encümeni kararının iptali istemi ile ... İdare Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verilmiş ise de hükmün temyizi üzerine Danıştay 6. Dairesinin 16.09.2014 tarihli ilamı ile davacı ..."in de aralarında bulunduğu paydaşlar tarafından vekil aracılığıyla ifraz talebinde bulunulduğu, ancak adı geçen paydaşın 25.07.2005 tarihli azilname ile vekaletnamede verilen yetkileri kaldırdığı ve bu hususun tapu müdürlüğüne de bildirildiği, bu durumda taşınmaz maliklerinin tümünün muvafakati bulunmadığı halde taşınmazın ifraz edilmesi için tesis olunan 11.01.2012 tarihli encümen kararında hukuka uyarlık, davanın reddine dair verilen kararda ise hukuki isabet görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verildiği, paydaşların tamamının muvafakati bulunmadığından dava konusu taşınmazın aynen taksimin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında, mahkemece malın aynen bölünerek paylaştınlmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştınlmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Ayrıca aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz (taksim) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl Özel İdaresinden İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulmalıdır. Onay makamınca aynen taksimin mümkün olduğunun belirtilmesi halinde, taşınmazın aynen taksimine karar verilebilir. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; her ne kadar paydaşların tamamının aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesine muvafakat etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, ortaklığın aynen taksim yoluyla giderilmesine karar verilebilmesi için paydaşların tamamının muvafakati aranmayacağı gibi mahallinde yapılan keşif sonrası sunulan 06.11.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da (A) harfiyle gösterilen beş katlı binanın davalılara verilmesi, (B) harfiyle gösterilen boş arsanın davacılara verilmesi ve aynı şekilde arsa üzerinde bulunan belediye paylarının arsalara orantılı olarak (A) harfiyle gösterilen kısma (parsele) 67,00 m2, (B) harfiyle gösterilen kısma (parsele) 41 m2 eklenmek suretiyle dava konusu 283 ada 6 parsel sayılı taşınmazın aynen taksiminin mümkün olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu taşınmazın son imar durumuna göre mahallinde kadastro fen elemanı ve inşaat mühendisi bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak aynen taksime ilişkin yukarıdaki ilkelere göre bir veya mümkünse birkaç alternatif belirlenmek suretiyle ifraz (taksim) projesinin hazırlanması, hazırlanan projenin ilgili belediyeye gönderilmek suretiyle onay makamı olan Belediye Encümeninden aynen taksimin mümkün olup olmadığı sorularak bu hususta onay alınması ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.