16. Hukuk Dairesi 2016/8492 E. , 2019/3978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "dava konusu taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyanın ne şekilde sürdürüldüğü, hangi tarihte tamamlandığı ve tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı hususları ile kazanmayı sağlayan zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, 20-30 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip stereoskop aletiyle inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin, ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması ve imar durumunun belirlenmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddine, davalı Hazinenin tescil talebinin kabulüne, 10.02.2014 tarihli fen bilirkişisi krokisinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen 1.095,09 metrekarelik taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamına uyularak yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde imar-ihyanın tamamlanıp tarımsal amaçlı zilyetliğin başladığı tarihten, dava tarihine kadar en az 20 yıl süre geçmiş olduğu dosya kapsamıyla belirlenmiştir. Ancak mahkemece, bozmadan önce çekişmeli taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklarca; çekişmeli taşınmazın 1979 yılından bu yana davacının annesi ve bayii olan ... ile davacının babası ... tarafından kullanılmaya devam edildiği, evin ..."ya ait olduğu, evin önünde bulunan yerin sebze ekmek suretiyle onun tarafından tasarruf edildiği beyan edildiği halde, bozma sonrası yapılan keşifte alınan beyanlarda ise ... tarafından ölene kadar kullanıldığı, ... öldükten sonra ise, bir kısım beyanlarda kullanılmadığı, bir kısım beyanlarda ise kızı olan davacı tarafça kullanıldığı ifade edilmiştir. Mahkemece her iki keşifte alınan beyanlar arasındaki çelişki giderilmeden "davacı taraf dava konusu yeri zilyedi olan annesi ..."tan 2008 tarihinde zilyetliğini devralarak satın aldığını belirtmiş ise de, 17.01.2014 tarihli (ikinci) keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre taşınmazın köy halkının ortak kullanımında bir yer iken 1980’li yıllarda davacının babası ...’in altında iken 2008 tarihinde satın almak sureti ile zilyetliğini devraldığını belirttiği ancak 17.01.2014 tarihli (ikinci) keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın öncesinin köy halkının ortak kullanımında bir yer iken 1980"li yıllarda davacının babası ...’in, evinin yanması nedeniyle, köy muhtarının izni ile dava konusu yere yerleştiği, adı geçenin 2004 yılında vefatından sonra dava konusu yerin kullanılmadığı, davacının, annesi ile yapmış olduğu 2008 tarihli satış sözleşmesinden sonra dava konusu taşınmaz üzerindeki evin bazı onarımlarını ve ara ara bahçenin bakımını yaptığı anlaşılmış ise de babasının zilyetliğine dayanmadığına göre davacı lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle iktisap koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceği" gerekçesiyle hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan bozmadan önceki keşifte, zilyetliğin davacının annesi ... ve babası ... tarafından birlikte sürdürüldüğü ve ...’in 2004 yılında ölümünden sonra da bir süre davacının annesi ... tarafından zilyetliğine devam edildiği belirtilmiştir. UYAP üzerinden temin edilen nüfus kayıtlarından ... ile ...’nın 1989 yılından önce boşandığı anlaşılmış olduğu halde, zilyetliğin davacının annesi ve babası tarafından birlikte sürdürülüp sürdürülmediği, boşanmadan sonra kimin zilyet olduğu, bu yerin tamamı yahut bir kısmı ...’in malik sıfatıyla zilyetliğinde ise; zilyetliğin ...’ya bırakılıp bırakılmadığı saptanmamış; taşınmazın ..."e ait olması halinde başka mirasçıları da bulunması nedeniyle davacının kendi adına tescil talebinde bulunup bulunamayacağının; başka bir ifade ile aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi yönünden bu hususun önemi göz ardı edilmiştir.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde yeniden keşif yapılarak, evveliyatının kime ait olduğu, zilyetliğin kim tarafından hangi tasarruflarla sürdürüldüğü; davacının annesi ... ve babası ...’e birlikte mi ait olduğu, zilyetlik adı geçenlerce birlikte sürdürülmüşse ... tarafından davacının annesi ve bayii olan ...’ya devredilip devredilmediği belirlenerek davacının aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı; aktif dava ehliyetinin var olduğunun anlaşılması halinde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.