11. Hukuk Dairesi 2019/2914 E. , 2020/835 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 12/12/2018 tarih ve 2018/256-2018/463 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirketin Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden biri olup tanınmış K KURTSAN markasının sahibi olduğunu, davalı adına TPMK nezdinde tescilli 2005/33653, 2005/18372 ve 2000/09350 sayılı markaların 5 yıl aralıksız ve ciddi kullanımının bulunmadığını, davalı tarafın işbu dava ile hükümsüzlüğü talep edilen Kaufland, K Classic GOLDY, K Kaufland markalarının hepsinin K unsurunu taşıdığını bu durumun müvekkili şirketin yıllar boyunca emek harcayarak ve yatırım yaparak belli bir seviyeye getirdiği markalarından haksız yararlanmaya sebep olacağını, markalarını sulandıracağını ve iltibas oluşturma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek davalının 2005/33653 numara ile tescilli Kaufland, 2005/18372 numara ile tescilli K Classic GOLDY, 2000/09350 numara ile tescilli K Kaufland markalarının 556 sayılı KHK’nın 14. ve 42. maddeleri gereğince kullanılmama nedeniyle hükümsüz kılınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkili şirketin tüm dünyada ve özellikle Almanya menşeli bir şirket olarak Avrupa’da, son yıllarda yaptığı yatırımlar ile de Balkan ülkelerinde market sektöründe önde gelen dev ve lider kuruluşlardan birisi olduğunu, müvekkili şirketin Türk marketlerine de mal ve ürün ithal etmekte olduğunu, pek çok yerli şirketin bu ürünleri sattığını, ileride ve yakın vadede Türkiye’de de açılacak olan şirketin kendi logosu ve K harfinden oluşan markalarını kullanmadığı iddiasının yersiz olduğunu, internet ortamında pazarlanan ürünlerin markalarının, globalleşen dünyada bilinmediğinin iddia edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK"nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiği ve hukuki boşluk oluştuğu gerekçesiyle, davanın reddine yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 gün ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükteki yasal düzenlemelere güvenerek açılan ve haklı bulunulan davada, dayanak yasal düzenlemenin Anayasa mahkemesince iptali nedeniyle hukuki dayanak kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddi kararı doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
3-6100 sayılı HMK"nın 331/1 maddesinde "davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği" düzenlenmiş olup, somut uyuşmazlıkta mahkemece yapılan incelemeye göre, davanın açılışında haklı olduğu anlaşılan davacı taraf aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmamış hükmün bu sebeple de davacı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) no"lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 03/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 556 sayılı KHK"nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa"ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.
HMK"nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda ayrıksı bir hükümde bulunmadığına göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.