4. Hukuk Dairesi 2015/14121 E. , 2016/399 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2014/480-2014/691
Davacı A.. Ç.. vekili Avukat Y.. Ö.. tarafından, davalılar A.. K.. ve diğerleri aleyhine 08/06/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
a) Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıya dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, emekli olmadan önce bir dönem İstanbul İlinde basın suçlarına bakmakla görevli C..S.. olarak görev yaptığını, davalılardan Ş.. T.. tarafından yazılan ".. " başlıklı 12/10/2009 tarihli yazı, A.. K.. tarafından yazılan ".. " başlıklı 13/10/2009 tarihli yazı ile ".. " başlıklı 14/10/2009 tarihli yazı ve H.. G.. tarafından yazılan "..." başlıklı 14/10/2009 tarihli yazı ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davaya konu haberin; kaleme alınış tarzı, kullanılan kelime ve cümleler bir bütün olarak ele alındığında, haber verme ve kamuyu bilgilendirmeden çok, davacıya doğrudan göndermeler yapan ve özellikle davacının kamusal görevinden dolayı amacı aşan anlatımlar içerdiği, haberin basın özgürlüğü sınırlarını aştığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı B.. K.."nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınların da Anayasanın T.. Ö.. bölümü ile T..K..nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da hukuki bir zorunluluktur.
Gerek yazılı ve gerekse görsel basın işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dosya kapsamı yukarıda belirtilen ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; H.. G.. tarafından yazılan ".." başlıklı 14/10/2009 tarihli yazı ile Ş.. T.. tarafından yazılan ".." başlıklı 12/10/2009 tarihli yazıların eleştiri niteliğinde olduğu, basın özgürlüğü sınırlarının aşılmadığı ve kişilik haklarına saldırıda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Ş.. T.. tarafından yazılan yazının bir bölümü de, davacı tarafından B.. B.."na sunulan 19/10/2009 havale tarihli şikayet dilekçesi içeriği ile örtüşmektedir.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek bu yayınlar yönünden istemin reddedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davalıların sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b) Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği T.. K..’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu, A.. K.. tarafından yazılan ".." başlıklı 13/10/2009 tarihli yazı ile ilgili olarak mahkemece kişilik haklarına saldırı oluştuğu yönünde yapılan tespit doğru olmakla birlikte, yayına konu olayın gelişimi, yayın tarihi ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat fazladır. Bu yazı ile ilgili olarak davacı yararına daha alt seviyede manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle de kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2/a-b) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.