1. Hukuk Dairesi 2015/6383 E. , 2018/753 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, 913 ada 1 parselde özel parselasyon yapıldığını, kullanımına bırakılan 25 özel numaralı parsele davalılar tarafından doğrudan müdahale edildiği gibi davalılara ait 24 nolu özel parsele yapılan tuvalet pencerelerinin ve doğalgaz kombi çıkışının rahatsızlık verdiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve rahatasızlık veren unsurların ortadan kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlar mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli taşınmazın paylı mülkiyet üzere davacı, davalılar ve dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davacının 25 nolu özel parselin sahibi olduğu, davalıların ise 24 nolu özel parselin maliki oldukları, davalı ...’nin (bayii) satıcısı olan ... tarafından 05.06.2007 tarihinde ... .Sulh Hukuk Mahkemesine 24 nolu özel parsele 25 nolu özel parselin sahibi olan davacı tarafından yapılan müdahalenin tespiti isteği ile başvuruda bulunulduğu, harita mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda 24 nolu özel parselin 15 m2 lik kısmının 25 numaralı özel parselde kaldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan, payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği halinde mülkiyette dahi, paydaşlardan biri, öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan, tek başına, ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan paydaş aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak o paydaşın payına karşılık çekinmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlemesiyle değil, kesin sonuç getiren taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal, ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere, MK’nın 634, BK’nın 213, TK 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse, kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut bu yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, “akde vefa” kuralının yanında MK’nın 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pek çok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Somut olaya gelince bilirkişiler özel parselasyon haritalarının uygulanma yeteneğinin olmadığını rapor etmişler, öte yandan mahkemece komşuluk hukuku yönünden de bir inceleme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, 913 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan davacının 1978 yılında, davalıların ise 2011 yılında pay edindikleri, davacıya 25, davalıya 24 nolu özel parselin özgülendiği gözetilerek, başından itibaren tarafların ve bayilerinin özel parselleri hangi sınırlar içerisinde kullandıklarının yerinde keşif yapılarak açıklığa kavuşturulması, dolayısıyla davacı özel parseline bir müdahale olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, davacının komşuluk hukuku yönünden isteği gözetilerek bu yönden de bir inceleme yapılması, davalıların davacıyı rahatsız edici biçimde bir eylemi var ise bunun nasıl giderileceği konusunda bilirkişilerden rapor alınması ve bu konuda da bilirkişi tarafından önerilecek en makul çözüme hükmedilmesi gerekirken değinilen hususları içermeyen biçimde noksan soruşturma ile yetinilerek yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.