Hukuk Genel Kurulu 2017/1866 E. , 2019/1175 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 2. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.11.2013 tarihli ve 2013/94 E., 2013/588 K. sayılı karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.04.2014 tarihli ve 2014/905 E., 2014/7197 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı üçüncü kişi vekili, Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2012/7401 sayılı takip dosyasında yapılan 19.10.2012 günlü hacze konu kule vincin, üçüncü kişi Şirket yetkilisi tarafından...Grup Ltd. Şti"ne kiraya verildiğini, adı geçen şirket tarafından da borçluya alt kiraya verildiğini, bu sırada gerçekleşen iş kazası nedeni ile kullanılamaz hale geldiğini, meydana gelen zararın muhataplarından noter kanalı ile düzenlenen ihtarname kapsamında talep edildiğini, Mahkeme kanalı ile yaptırılan tespit sonucunda sigorta şirketinin ödeme yaparak hurda vincin mülkiyetini üçüncü kişiye bıraktığını, haczi 13.02.2013’te öğrendiklerini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın yasal süresi içinde açılmadığını, haczin yasaya uygun olarak yapıldığını, sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığını, istihkak iddiasının icra takibini sürüncemede bırakmak için açıldığını belirterek davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre: davacı üçüncü kişinin dava konusu hurda vinç üzerinde mülkiyet hakkına dayandığı, ancak sunduğu adi nitelikteki kira sözleşmesinin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dava konusu vincin borçluya ait olmadığı tüm tarafların kabulünde olmakla birlikte borçlunun yedinde haczedilmiş olması nedeni ile İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekir.
İspat yükü altında olan davacı üçüncü kişi Şirket, karinenin aksini kanıtlamak üzere faturanın yanı sıra, adi nitelikteki protokol belgesine ve sigorta şirketi tarafından kendilerine yapılan ödeme belgelerine dayanmaktadır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden üçüncü kişi Şirketin, borcun kaynağı olan iş kazasından hemen sonra ve bununla ilgili dava açılmadan önce, hacizli vinci borçluya kiraya veren Şirkete ve borçlu Şirkete ihtarname göndererek zararının tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan sigortalı olduğu anlaşılan vinç ile ilgili ödemelerin de kendilerine yapıldığını, ancak mülkiyetin sigorta şirketine geçmediğini iddia ederek, buna ilişkin evrakların sigorta şirketinden temin edilip incelenmesini talep etmektedir.
Mahkemece bu hususlar yeterince araştırılıp değerlendirilmeden karar verilmiştir.
Oysaki yapılması gereken iş; davacının dayandığı belgeleri hasar dosyasını sigorta şirketinden getirtip incelemek, ödemelerden sonra mülkiyetin davacı Şirket üzerinde bırakılıp bırakılmadığını açıkça sorup tespit etmek, faturaların gerçekliğini ve fatura kapsamındaki vincin tüm ayırt edici özelliklerini satıcı firmanın ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile saptamak, bundan sonra da sigorta evrakları ile faturaların hacizli vinç ile ilgili olup olmadığı yönünde keşif ve bilirkişi incelemesi yaparak, bu şekilde toplanacak delillerin sonucuna göre işin esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.
Belirtilen tüm bu hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesi hatalı olmuştur..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkindir.
Davacı-üçüncü kişi vekili; müvekkili şirkete ait Liebherr marka 132 HC model 173-37219 seri nolu 50 metre sabit yükseklikli, 8.000 kg kapasiteli kule vincin şirket yetkilisi Serhan Bulut tarafından düzenlenen harici sözleşme ile...Grup İş Mak. İnş. Elek. Elekt. Dış Tic. ve San. Ltd. Şti."ye kiralandığını, kule vincin kiracı tarafından borçlu ...."ye alt kiraya verildiğini, kule vincin borçlu şirketin elinde iken ... Gayrimenkul Yat. Ort. A.Ş."ye ait "Bursa Korupark" şantiyesinde 13.04.2012 tarihinde vuku bulan bir kaza neticesinde tamamen hasarlandığını ve kullanılamaz hâle geldiğini, bunun üzerine muhataplara noter kanalıyla ihtarname keşide edildiğini ve tamamen kullanılmaz hâle gelen kule vincin bedelinin her üç muhataptan da talep edildiğini, muhataplardan ... GYO A.Ş."nin noter kanalıyla gönderdiği cevabi ihtarnamede hasarın taşeronun (borçlu Arel şirketinin) kullandığı ekipman olması dolayısı ile "İnşaat Ali Risk Sigortası" ile sigortalı olduğunun belirtildiğini, ekspertiz çalışmalarının bitimi ile birlikte müvekkili şirketin zararının ilgili sigorta firmaları tarafından karşılandığını, sigorta şirketi ile yapılan harici görüşmelerde kule vinç hurdasının şantiye alanında bırakılmasını ve haricen hurdanın taraflarınca değerlendirileceğinin bildirildiğini, bu nedenle sigorta şirketinin dava konusu kule vinç hurdasını mülkiyetine geçirmeden müvekkili şirkete bıraktığını, vinç hurdasının satılması maksadı ile gerekli çalışmalar yapıldığını ve nakliyesinin satın alana ait olacağından vinç hurdasının kazanın meydana geldiği şantiyede satılana kadar bekletildiğini, ancak dava konusu vinç hurdasının 19.10.2012 tarihinde Bursa 19. İcra Dairesinin 2012/7401 E. sayılı dosyasında (alacaklı olan) davalılardan Öz Volkanlar....Ltd. Şti. tarafından (talebi üzerine) haczedilip muhafaza altına alındığını 13.02.2013 tarihinde haricen kiracılarından öğrendiklerini, kule vincin hasar bedelinin sigorta şirketi tarafından müvekkili şirkete ödendiğini, dava konusu vincin aslı gibi hurdasının da mülkiyetinin müvekkile ait olduğunu, ekte sigorta firmaları tarafından müvekkiline ait kule vincin pert olması nedeni ile sigorta firmalarının ödemelerini gösterir dekontlar sunulduğunu, ilgili evrak bilgi ve belgelerin celbi ile bu durumun açıklığa kavuşacağını ileri sürerek davanın kabulü ile kule vinç hurdası üzerindeki haczin fekkini talep etmiştir.
Davalı-alacaklı vekili; kazalı ve hurdaya çıkmış dava konusu vincin müvekkili şirketin elinde iken haczedildiğini, davacı vekilinin sunmuş olduğu kiralama sözleşmesinin adi nitelikli olup, tek taraflı ve her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu savunarak davanın reddini ve davacının %20"den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesini talep etmiştir.
Yerel Mahkemece; davacının hacze konu vincin kendisine ait olduğu iddiasını dayandırdığı ve ibraz edilen tek belgenin 24.10.2011 tarihli adi yazılı kira sözleşmesi olduğu, kira sözleşmesini imzalayan taraflar arasında davacı şirketin yer almadığı, bu tür belgelerin sonradan düzenlenebilecek nitelikte olduğu ve mülkiyeti göstermeye yeterli olmadığı, istihkak iddiasını ispatlayacak nitelikte başka delil bulunmadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine, davalı tarafın şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı-üçüncü kişi vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı-üçüncü kişi vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 24.10.2011 tarihli protokol dışında istihkak iddiasına dayanak olan delillerinin mahkemece araştırılıp incelenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)"nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, davacı-üçüncü kişinin ispat yükü altında olduğu hususunda yerel mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu tespitten sonra uyuşmazlığa dönüldüğünde;
Haczedilen bir mal üzerinde, (alacaklı ve borçlu dışındaki) bir üçüncü kişinin mülkiyet veya diğer bir ayni hak sahibi olduğunun ileri sürülmesine istihkak iddiası denir ( Kuru,B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Ankara 2013, s. 543).
İİK"nın 97/a maddesinin 2. fıkrasına göre davacı üçüncü kişi, malı ne suretle iktisap ettiğini ve malın borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiilî sebep ve olayları göstermek ve bunları ispat etmekle yükümlüdür.
İstihkak davasında davacı İİK"nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin aksini her türlü delille ispatlayabilir. İİK"nın 97. maddesinin 17. fıkrasına göre hâkim dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri serbestçe takdir eder.
Somut olayda davacı üçüncü kişi vekili; kule vincin kendilerine ait olduğunu, kaza sonucu kullanılamaz hâle gelen kule vinç hurdasını sigorta şirketinin mülkiyetine geçirmeden müvekkili şirkete bıraktığını, kule vincin hasar bedelinin sigorta şirketi tarafından müvekkili şirkete ödendiğini ileri sürerek, karinenin aksini kanıtlamak üzere servis talep formuna, faturalara, 24.10.2011 tarihli adi nitelikteki protokol belgesine, ihtarnameye, delil tespit raporuna, sigorta şirketi tarafından kendilerine yapılan ödeme belgelerine ve hasar dosyasına dayandığı, mahkemece davacının tüm delilleri toplanıp değerlendirilmeden, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için İİK"nın 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksini ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan mülkiyet iddiasında bulunan davacının delilleri toplanmalı, hasar dosyası sigorta şirketinden getirtilip incelenmeli, ödemelerden sonra mülkiyetin davacı şirket üzerinde bırakılıp bırakılmadığı açıkça sorulup tespit edilmeli, faturaların gerçekliği ve fatura kapsamındaki vincin tüm ayırt edici özellikleri satıcı firmanın ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile saptanmalı, bundan sonra da sigorta evrakı ile faturaların hacizli vinç ile ilgili olup olmadığı yönünde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmalı ve mahkemece sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun"un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.11.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.