14. Hukuk Dairesi 2017/5219 E. , 2021/2187 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 04/02/2014 gününde verilen dilekçe ile ipotek bedelinin tespiti ve ipoteğin kaldırılması; karşı davada 15/04/2014 gününde verilen dilekçe ile ipotek bedelinin artırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kabulüne, karşı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen 24/03/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, ipotek bedelinin tespiti ve ipoteğin kaldırılması; karşı dava, ipotek bedelinin artırılması istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, Yaşardoğu Mahallesinde kain 462 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 1/2"şer paylı olarak müvekkillerine ait olduğunu, Kavak Belediyesi tarafından 3194 sayılı Kanunun 18. maddesine göre yapılan imar uygulaması sonucu davalının taşınmazından alınan kısım için müvekkillerine ait taşınmaz üzerinde 16.04.2004 tarihinde davalı lehine ipotek tesis edildiğini, davalıya bedelinin ödenmesi karşılığında ipoteğin kaldırılmasını teklif ettiklerini, kabul etmemesi üzerine İİK"nun 153. maddesi uyarınca ipoteğin kaldırılması için icra mahkemesinde dava açtıklarını, ancak ipoteğin nev"i gereği davanın reddine karar verildiğini, ipotek bedeli olarak 731,09TL belirlenmiş ise de bu miktarın hakkaniyete uygun olmayacağını ileri sürerek ipotek bedelinin güncellenmiş değerinin tespiti ile bu bedelin ödenmesi karşılığında ipoteğin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın, Kavak Belediyesince tek taraflı olarak belirlenen ipotek bedeli karşılığında ipoteğin fekkini talep ettiğini, ancak gerçek değerin çok altında olduğundan bu bedeli kabul etmediklerini, müvekkiline ait taşınmazdan davacıların taşınmazına eklenen 73 m2"lik kısmın rayiç değerinin ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş; karşı davasında ise Belediye tarafından belirlenen 731,09 TL ipotek bedelinin artırılmak suretiyle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulü ile ipotek bedelinin 14.600,00TL olarak tespitine; davacı tarafından depo edilen ipotek bedelinin kararın kesinleşmesi beklenilmeksizin davalı- karşı davacıya ödenmesine, ipotek bedelinin dava tarihinden depo edildiği 08.02.2016 tarihine kadar işlemiş faizi olan ve aynı tarihte davacı tarafça yatırılan 2.628,00TL"nin davalı-karşı davacıya ödenmesine, davacı adına kayıtlı 462 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davalı lehine konulan ipoteğin kararın kesinleşmesini müteakip kaldırılmasına; karşı davanın ise asıl davada da ipotek bedelinin tespiti talep edildiğinden aynı taleple karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçe gösterilerek reddine karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1)Davacı-karşı davalılar vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Mahkeme kararı, hükmü temyiz eden davacı-karşı davalılar vekiline usulüne uygun olarak 28.04.2016 tarihinde tebliğ edilmiş ise de davacı-karşı davalılar vekilince, 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 26.05.2016 tarihinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
Bu durumda, HUMK"nun 432/4. maddesi ve 1.6.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince süresi geçirilen temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2)Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalı- karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
3)Karşı davada davacı vekili, ipotek bedelinin dava dışı belediye tarafından tek taraflı olarak belirlendiğini, müvekkiline ait taşınmazdan davacıların taşınmazına eklenen 73 m2"lik kısmın rayiç değerinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek 731,09TL tutarındaki ipotek bedelinin artırılmak suretiyle rayiç değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Karşı davalı vekili ise, asıl davada da ipotek bedelinin tespitini talep ettiklerinden, aynı taleple karşı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını belirterek, karşı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ipotek bedelinin dava tarihi itibariyle belirlenen rayiç değerinin ödenmesi karşılığında ipoteğin kaldırılmasına hükmedilmiş olmakla, karşı davadaki talebin de karşı davacı lehine olacak şekilde kabulüne karar verildiğinden, karşı davanın kabulü yönünde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, hüküm sonucunun 5. bendinde, belirlenen nispi harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına karar verilmiş olmasına rağmen 6. bendinde bu harcın, davacı-karşı davalı tarafça yapılan bir masrafmış gibi yargılama giderlerine eklenmek suretiyle davalı-karşı davacıdan ikinci kez harç tahsiline karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalılar vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.